TO THE PARK in Turkish translation

• parka
• parkta
• parkın
• park

Examples of using To the park in English and their translations into Turkish

I saw Montesquino, the necromancer, down to the park of a weekend.
Ruh çağıran Montesquinoyu bir hafta önce aşağıdaki parkta gördüm.

Dave said something about going over to the park.
Dave, su parkına filan gideriz demişti.

When you go to the park in the morning, it is full of people old people too.
Sabah parklar tamamen insanlarla dolu. Yaşlı insanlarda var.

When you said push him to the park I probably should have put him in the stroller.
Onu oyun parkına it dediğinde Muhtemelen onu pusetine koydum.

She had no connection to the park.
Parkla hiçbir bağlantısı yok.

I know a lot of people will see to the park, I'm not stupid.
Bir sürü insanın parklara gittiğini biliyorum, aptal değilim.

I probably should have put him in the stroller. When you said push him to the park.
Onu oyun parkına it dediğinde… Muhtemelen onu pusetine koydum.

The men went to the park to kill you.
Parktaki adamlar seni öldürmeye gelmişlerdi ama önce sen birini öldürdün.

The men went to the park to kill you, and you killed one of them first.
Parktaki adamlar seni öldürmeye gelmişlerdi ama önce sen birini öldürdün.

Many visitors to the park still visit to pay their respects.
Birçok ziyaretçi hala saygılarını sunmak için parkı ziyaret ediyor.

Dad's taking us to the park for drinks and a concert.
Babam bizi bir şeyler içmek için parktaki müzik dinletisine götürecek.

To Golden Gate after daycare tomorrow. No, I wanna take him to the park.
Hayır. Onu yarın yuvadan sonra… Golden Gate parkına götürmek istiyorum.

Now we go to the park.
Şimdi teknoloji parkına.

Going to the park?
Parka mı gidiyorsun?

You promised you would take the girl to the park.
Yarın kıza seni lunaparka götürürüm diye söz vermişsin.

We going to the park?
Parka mı gidiyoruz?

I'm taking them to the park.
Onları parka götüreceğim.

I'm taking them to the park.
Onları parka götürüyorum.

I'm taking him to the park.
Onu parka götürüyorum.

I'm taking her to the park.
Onu parka götürüyorum.