UNLAWFUL in Turkish translation

[ʌn'lɔːfəl]
[ʌn'lɔːfəl]
yasadışı
illegal
illicit
unlawful
outlaw
haram
sacred
unlawful
forbid
prohibited
of what is illicit
kosher
profane
haram kılmıştır
has forbidden
hukuk dışı
haram kıldı
has forbidden
haramdır
sacred
unlawful
forbid
prohibited
of what is illicit
kosher
profane
haram kılmazdık
has forbidden

Examples of using Unlawful in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
What you are doing is unlawful, Lord Caiaphas!
Yapmakta olduğunuz şey kanunsuzdur Lord Caiaphas!
We're not doing anything unlawful?
Kanunsuz herhangi birşey yapmıyoruz, değil mi?
I have no desire for unlawful powers.
Kanunsuz hiçbir güç istemiyorum.
Unlawful seizure of the Oval Office.
Oval Ofisin yasa dışı gasp edildiğini.
Stop this felonious and unlawful act, or I shall have to use force.
Bu canice ve kanunsuz hareketi kes… yoksa güç kullanmak zorunda kalacağım.
There's no attempted murder; there's no unlawful flight. So.
Cinayete teşebbüs yok, kanundan kaçış yok. Yani.
No. That's not unlawful, and you're not under arrest.
Hayır. Bu kanunsuz değil ve tutuklu değilsiniz.
So, there's no attempted murder; there's no unlawful fiight.
Cinayete teşebbüs yok, kanundan kaçış yok. Yani.
That's not unlawful, and you're not under arrest. No.
Hayır. Bu kanunsuz değil ve tutuklu değilsiniz.
So"assault, resisting arrest"… Mm."Unlawful possession.
Saldırı, tutuklamaya direnme kanuna aykırı zilyetlik.
A lawyer named Alan Shore is seeking injunctive relief, unlawful discharge.
Alan Shore adındaki avukat uzaklaştırma kararı almaya çalışıyor, kanunsuz ihraç kararı.
So, there's no attempted murder; there's no unlawful flight.
Yani… cinayete teşebbüs yok, kanundan kaçış yok.
You made me do unlawful things for your own interest.
Kendi çıkarların için bana kanunsuz işler yaptırdın.
The practices were unlawful.
Yapılanlar hukuksuz.
The unlawful murder with malice aforethought of Theodore Swift.
Theodore Swiftin kasıtlı olarak, taammüden kanunsuzca öldürülmesi.
So, there's no attempted murder; there's no unlawful fiight.
Yani… cinayete teşebbüs yok, kanundan kaçış yok.
I would try to avoid any unlawful activity, And I think you will find it hard To use electronic devices for a while.
Yerinde olsam yasadışı aktivitelerden uzak dururdum ve bence bir süre elektronik aletleri kullanmakta zorlanacaksın.
make not unlawful the good things which Allah hath made lawful for you, but commit no excess: for Allah loveth not those given to excess.
temiz şeyleri haram etmeyin, sınırı aşmayın. Çünkü Allah, sınırı aşanları sevmez.
The tribunal considers him responsible for the unlawful killings of at least 150 Krajina Serbs and the expulsion of tens of thousands of others.
Mahkeme zanlıyı en az 150 Krajinalı Sırpın yasadışı öldürülmesi ve onbinlerce kişinin yurtlarından sürülmesinden sorumlu tutuyor.
except what Israel made unlawful to themselves before the revelation of the Torah.
İsrailin kendisine haram kıldığı şeyler dışında, İsrail oğullarına bütün yiyecekler helaldi.
Results: 228, Time: 0.0555

Top dictionary queries

English - Turkish