UNSOLVED in Turkish translation

[ʌn'sɒlvd]
[ʌn'sɒlvd]
çözülmemiş
unsolved
unresolved
cold
çözülememiş
unsolved
unresolved
wasn't solved
undeciphered
cold
çözülemedi
unsolved
solved
went cold
çözülemeyen
unsolved
unresolved
unsolvable
be resolved
çözülmeyen
unsolved
faili meçhul
çözümlenmemiş
solution
answer
way
solve
settlement
remedy
to resolve
henüz çözülmemiş
unsolved
çözümsüz
solution
answer
way
solve
settlement
remedy
to resolve
vaka çözülmemiş
çözülmemiş mi çözülmemiş

Examples of using Unsolved in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I guess some mysteries are better left unsolved.
Sanırım bazı gizemler çözümsüz kalsalar daha iyi.
Both my children are dead. An unsolved case.
Dava çözülemedi. İki çocuğum da öldü.
It could be a real help in unsolved cases.
Çözülmeyen davalara yararlı olabilir.
But the unsolved case took a new unexpected turn.
Ama çözülemeyen olay beklenmedik bir tepki aldı.
This mystery may remain unsolved, but one thing is clear.
Bu gizem çözümsüz kalabilir ama tek bir şey kesin.
Many criminals were never captured for some reason. Unsolved.
Çözülemedi Çoğu suçlu açıklanamaz sebeplerden dolayı yakalanamamıştı.
Could be a real help in unsolved cases.
Çözülmeyen davalara yararlı olabilir.
Unsolved problems of peace and war. Unconquered pockets of ignorance and prejudice.
Barışın ve savaşın çözülemeyen sorunları… cehaletin ve önyargının yenilemeyen gedikleri var.
He wants them to remain unsolved. He can't have.
Sorunların çözümsüz kalmasını isterler. Yapamazlar.
It could be a real help in unsolved cases.
Çözülmeyen davalara yararli olabilir.
It was a murder unsolved, n'est ce-pas?
Çözülemeyen bir cinayetti, değil mi?
Still unsolved.
Hala çözülemedi.
Unsolved problem at the time.
O zamanlar çözümsüz bir problem.
The unsolved murder of my CI, Gary Wise. About?
Muhbirim Gary Wiseın çözülmeyen cinayeti. Ne hakkında?
Crime unsolved.
Cinayet çözülemedi.
Links up to a drug rip-off in I. A. last year-- unsolved.
Geçen yıl Los Angelastaki çözülemeyen uyuşturucu olayıyla ilişkili.
The problem remains unsolved.
Sorun çözümsüz kalır.
About? The unsolved murder of my CI, Gary Wise?
Muhbirim Gary Wiseın çözülmeyen cinayeti. Ne hakkında?
Murder unsolved.
Cinayeti çözülemedi.
As far as they're concerned, Andrew's just another one of Detroit's unsolved murders.
Ne kadar uğraştılarsa da, Andrew Detroitin çözülemeyen cinayetlerinden birisi oldu.
Results: 508, Time: 0.0651

Top dictionary queries

English - Turkish