UNSOLVED CASES in Turkish translation

[ʌn'sɒlvd 'keisiz]
[ʌn'sɒlvd 'keisiz]
çözülmemiş vaka
unsolved cases
çözülmemiş davalar
cold case
unsolved cases
çözülmemiş dava
cold case
unsolved cases
çözülmemiş vakalar
unsolved cases
çözülmemiş vakaların
unsolved cases
çözülmemiş bir olayın

Examples of using Unsolved cases in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I fixate on them. Unsolved cases.
Onlara kafayı takıyorum. Çözülmeyen vakalar.
Unsolved cases. like old dogs. They keep barkin' at you from the files?
Çözülmemiş davalar… ihtiyar köpekler gibi… havlayıp durur.- Ne dediniz?
Of course, the tanuki weren't punished, so the incident ended up in the unsolved cases file.
Tabii ki, rakunlara ceza verilmedi böylece vaka, çözülmemiş vakalar dosyasını boyladı.
You used to file unsolved cases in a single folder on the corner of your desk. Yeah.
Eskiden çözülmemiş vakaların dosyalarını masanın köşesinde aynı dosya içinde saklardın.
But when I searched just missing body parts, I found a few unsolved cases from Toronto.
Yalnız sadece eksik vücut parçalarını aradığımda… Torontoda birtakım çözülmemiş vakalar buldum.
What, um, Limbo? what interest could she have with the remains of unsolved cases?
Ne… Çözülmemiş vakaların kalıntılarıyla ne gibi bir ilgisi olabilir ki? Limbo mu?
I found a few unsolved cases from Toronto. But when I searched just missing body parts.
Yalnız sadece eksik vücut parçalarını aradığımda… Torontoda birtakım çözülmemiş vakalar buldum.
After last night, this room may not be big enough for my unsolved cases, honestly.
Açıkçası, dün geceden sonra, bu oda çözülmemiş davalarım için o kadar da büyük olmayacak. Ama bir çocuğa yetebilir.
But when he connects you to all those unsolved cases, he's gonna put the heat on you to get to me.
Ama çözülmemiş davalarla arandaki bağlantıyı çözerse, bana ulaşmak için senin üstüne gelecektir.
Witches. the missing persons, the mysterious deaths. It's the only logical explanation for all the unsolved cases.
Tek mantıklı açıklama tüm çözülmemiş durumlar için, Cadılar. kayıp kişiler, gizemli ölüm.
Prompting me to look at all of these other unsolved cases… the victims of which also work out to have karmic numbers… ten, thirteen, sixteen.
Bana göre, eğer çözülememiş davalardaki kurbanlara bakarsak hepsinin on, onüç, onaltı gibi karma sayıları var.
Through the identification of a pattern he leaves on his victims… we have been able to connect… six unsolved cases to one murderer.
Kurbanları üzerinde bıraktığı şekillerin tanımlanmasıyla altı çözülmemiş cinayeti birbirine bağlayabildik. Bu iki dava da dahil.
Sanader said the country's top experts will work on Pukanic's murder and other unsolved cases.
Sanader, ülkenin en iyi uzmanlarının Pukaniç cinayeti ve diğer faili meçhul vakalar üzerinde çalışacağını söyledi.
There have been several unsolved cases in the past few years… which, to my humble mind, bear unmistakable signs of Metaxa's handiwork.
Mütevazi zihnime göre Metaxanın el işçiliğinin belirgin işaretlerini taşıyor. Son birkaç yıldır çözülemeyen birkaç dava oldu.
young Sebastian with that particular obsession, but I have a stack of files, unsolved cases, that are my reading material on the nights I can't sleep.
saplantısı dosyalarla boğmak istemedim. Ama birsürü dosya koleksiyonum var. Uyuyamadığım gecelerde baktığım çözülememiş davalar var.
It's called an unsolved case.
Ona çözülmemiş dava denir!
Yeah, right, another unsolved case.
Evet, doğru bir diğer çözülmemiş dava.
Take this unsolved case file to the storage room.
Bu çözülememiş davayı arşive götürün.
That unsolved case?
Çözülmemiş davan mı?
Maybe he thinks he's part of an unsolved case?
Belki de kendini çözülmemiş bir davanın parçası olarak görüyordur?
Results: 49, Time: 0.053

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish