VOLATILE in Turkish translation

['vɒlətail]
['vɒlətail]
uçucu
volatile
essential
flier
flyer
fleeting
liquidless
değişken
variable
erratic
unstable
changeling
volatile
fluid
mercurial
changeable
varying
changing
geçici
temporary
provisional
interim
temporal
temp
temporarily
transient
transitional
fleeting
makeshift
dengesiz
balance
equilibrium
stability
ballast
stabilization
deng
counterbalance
istikrarsız
stability
stabilisation
stable
uniformity
steady
will stabilize
kararsız
decide
decision
the verdict
determine
make
judgment
choice
resolution
agreed
judge
oynak
frisky
loose
playful
wobbly
jiggler
volatile
jiggy
fickle
dancing
coquettish
virütik
viral
volatile
dengesizliğiyle
balance
equilibrium
stability
ballast
stabilization
deng
counterbalance
dengesizdir
balance
equilibrium
stability
ballast
stabilization
deng
counterbalance
dengesizliğini
balance
equilibrium
stability
ballast
stabilization
deng
counterbalance
değişkendir
variable
erratic
unstable
changeling
volatile
fluid
mercurial
changeable
varying
changing

Examples of using Volatile in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
We cannot emphasize enough how volatile this situation is.
Durumun dengesizliğini ne kadar vurgulasak az.
The geopolitical situation is very volatile.
Jeopolitik durum çok değişkendir.
This sludge, as you call it, is a highly volatile substance.
O çamur dediğin madde çok dengesizdir.
Trash contents were listed in volatile memory.
Çöp Kutusu içeriği geçici bellekte listelenmiştir.
Horn material is unstable and volatile.
Boynuz maddesi dengesiz ve değişkendir.
The fast-acting poison makes the mushroom extremely volatile.
Hızlı yayılan zehiriyle mantar aşırı dengesizdir.
You know how volatile these custody battles are.
Biliyorsun bu velayet davaları nasıl değişkendir.
I don't mind volatile.
Değişkenlikleri takmam ben.
Volatile international relations are keeping oil prices high.
Uluslararası ilişkilerdeki oynaklık petrol fiyatlarını yukarıda tutuyor.
The current geopolitical situation is very volatile.
Şu anki jeopolitik durum çok oynaktır.
The good news is that they're much less volatile.
İyi haber şu ki çok daha az dengesizler.
We have always had a volatile relationship.
Bizim ilişkimiz hep dengesizdi.
Morrison became emotionally volatile.
Morrison duygusal olarak istikrarsızdı.
Their shared revenge motive makes them extremely dangerous and volatile.
Ortak intikam istekleri yüzünden aşırı tehlikeli ve dengesizler.
These periods of transition to free market democracy are extremely volatile.
Serbest piyasa ekonomisine geçiş dönemleri çok istikrarsızdır.
Just read me some numbers You're so volatile.
Hayalarından omlet yapmadan bana rakamları söyle. Çok oynaksın.
This technique is very volatile.
Bu teknik çok istikrarsızdır.
But as the star becomes bigger and brighter… it also becomes more volatile.
Ama yıldız büyüyüp parlaklaştıkça… daha da dengesizleşiyor.
Volatile is exactly the state I was hoping to avoid.
Buharlaşma, tam da kaçınmayı umduğum safha oluyor.
The vortex is riddled with volatile pockets of a gas we call toh-maire.
Girdap, bizim toh-maire dediğimiz yanıcı gaz cepleriyle delik deşik olmuş.
Results: 287, Time: 0.0694

Top dictionary queries

English - Turkish