WAITING IN LINE in Turkish translation

['weitiŋ in lain]
['weitiŋ in lain]
sırada beklediğini
wait in line
kuyrukta beklemekten
sıra beklemek
wait in line
kuyrukta bekleyen
sırada beklemekten
wait in line
sırada beklemek
wait in line
sırada bekliyorduk
wait in line
sırasında amerikadaki bütün diğer şehirlerden daha fazla bekliyorlar

Examples of using Waiting in line in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
There are people waiting in line.
Sırada bekleyenler var.- Onlar neyi bekliyor?
There are a hundred more of you just right behind you, waiting in line to be here.
Burada olmak için sırada bekleyen yüzlercesi var.
Waiting in line to be here.
Burada olmak için sırada bekleyen yüzlercesi var.
Yeah, I don't see anybody waiting in line.
Evet, sırada bekleyen hiç kimseyi görmüyorum.
Is that what all those kids were doing today waiting in line?
Bunun için mi bekliyordu? Sıraya girmiş çocuklar?
How do people live like this… waiting in line?
Sırada beklemek mi? İnsanlar böyle nasıl yaşıyorlar?
Waiting in line?
Sırada beklemek mi?
What about the kids waiting in line?
Sırada bekleyen çocuklar ne olacak?
Then those sweet people waiting in line.
Sonra da sırada bekleyen insanları.
I missed a shift at the Christmas store waiting in line.
Noel mağazasındaki vardiyada sırada beklerken kaybettim.
To the person waiting in line by your table.
Sizin masanızın yanındaki sırada bekleyen kişiyi.
By your table… And, more specifically, to the person waiting in line.
Sizin masanızın yanındaki sırada bekleyen kişiyi.
One avid patron, waiting in line to see the film for the third time was heard to remark,"I love foreign films."Peter Sellers is my absolute favourite French actor.
Filmi üçüncü kez seyretmek için kuyrukta bekleyen bir seyirci'' Yabancı filmleri çok severim Peter Sellers en sevdiğim Fransız aktör.
People in Austin spend more time waiting in line for food- It's exhausting.
Yorucu. Austindeki insanlar, yemek sırasında Amerikadaki bütün diğer… şehirlerden daha fazla bekliyorlar.
Waiting in line at the Zagreb's unemployment agency, Zdravko Juric, 53, is looking to
Zagrepteki iş bulma dairesinde kuyrukta bekleyen 53 yaşındaki Zdravko Juriç
It's exhausting. People in Austin spend more time waiting in line for food.
Yorucu. Austindeki insanlar, yemek sırasında Amerikadaki bütün diğer… şehirlerden daha fazla bekliyorlar.
This is like waiting in line for a Star Wars movie for you, huh?
Bu sana sanki Star Wars filmi için sırada beklemek gibi geliyor, ha?
When an elegant woman walked by. waiting in line to buy knock-off jean bras, We were in the denim district.
Zarif bir kadın yürüdüğünde nakavt eden Kot semtindeydik, kot sütyeni almak için sırada bekliyorduk.
when an elegant woman walked by. waiting in line to buy knock-off jean bras.
yürüdüğünde nakavt eden Kot semtindeydik, kot sütyeni almak için sırada bekliyorduk.
When an elegant woman walked by. We were in the denim district, waiting in line to buy knock-off jean bras.
Zarif bir kadın yürüdüğünde nakavt eden Kot semtindeydik, kot sütyeni almak için sırada bekliyorduk.
Results: 75, Time: 0.0518

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish