WAS UNAVOIDABLE in Turkish translation

[wɒz ˌʌnə'voidəbl]
[wɒz ˌʌnə'voidəbl]
kaçınılmazdı
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound
kaçınılmaz
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound
kaçınılmazdır
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound

Examples of using Was unavoidable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
He said it was unavoidable.
Bunun kaçınılmaz olduğunu söyledi.
I assume it was unavoidable.
Bunun kaçınılmaz olduğunu varsayıyorum.
What was unavoidable?
I expressed to His Majesty my opinion that war with Serbia was unavoidable.
Majestelerine Sırbistan ile savaşın kaçınılmaz olduğu konusundaki fikrimi ifade ettim.
I won't accept that this was unavoidable.
Bu kaçınılmaz olduğundan kabul edemeyeceğim.
That was unavoidable.
Bu kaçınılmaz oldu.
Would not provide solace. Knowing her death was unavoidable.
Ölümünün kaçınılmaz olduğunu bilmek teselli değil.
It was unavoidable.
Bunun olması kaçınılmazdı.
It was unavoidable.
Bu önemliydi.
In his mind, he felt that a decline of the French people was unavoidable.
Zihninde, Fransız halkının çöküşünün kaçınılmaz olduğunu hissediyordu.
It was unavoidable.
Bundan kaçınılamazdı.
However, a food shortage was unavoidable.
Ancak bu da yiyecek kıtlığının önüne geçemiyordu.
President Bush says the war was unavoidable.
Başkan Bush savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.
as we pursued the case… the conclusion was unavoidable that Bhagwan Shree Rajneesh himself was involved in the planning and execution of this.
Rajneeshin bunun planlanması ve gerçekleştirilmesinde şahsen söz sahibiydi. Charlieyle ben davayı sürdürdük.
He was outspoken in his opposition and concerns with regards to the decision reached at the Gozen Kaigi conference of September 6, 1941 that war with the United States was unavoidable.
Bunlardan en bilineni 6 Eylül 1941 günü Gozen Kaigi Konferansında ABD ile savaşın kaçınılmaz olduğu kararına muhalefet etmesidir.
He decided war with the United States was unavoidable, and the Pearl Harbor attack,
Birleşik Devletler ile savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünüyor gibi görünüyordu
In here, I have produce and boxes that are unavoidable.
Burada, kaçınılmaz olan kutular üretmişim.
I'm afraid the meeting is unavoidable. Perhaps!
Korkarım görüşme kaçınılmaz. Belki de!
And you breathe it in. It's unavoidable.
Kaçınılmaz. Dışkı ile mi nefes aldım?
It is unavoidable.
Bu kaçınılmaz birşey.
Results: 46, Time: 0.0396

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish