UNAVOIDABLE in Turkish translation

[ˌʌnə'voidəbl]
[ˌʌnə'voidəbl]
kaçınılmaz
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound
kaçınılmazdı
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound
önlenemez
front
preliminary
forward
anterior

Examples of using Unavoidable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
But even if there's no danger of an explosion or meltdown, there's still one unavoidable byproduct of nuclear power.
Nükleer enerjinin kaçınılmaz bir yan ürünü var. Patlama ya da çekirdek erimesi tehlikesi olmasa bile.
There's still one unavoidable byproduct of nuclear power.
Nükleer enerjinin kaçınılmaz bir yan ürünü var. Patlama ya
This picture you're tying to some loss that happened What's interesting, that you're saying was sudden and unavoidable and all of this.
Aniden ve kaçınılmaz şekilde olduğunu söylediğin bir kayba bağlaman çok ilginç. Bu resmi.
What's interesting, that you're saying was sudden and unavoidable and all of this. this picture you're tying to some loss that happened.
Aniden ve kaçınılmaz şekilde olduğunu söylediğin bir kayba bağlaman çok ilginç. Bu resmi.
It's also the only way to obtain a perfect thanatography a picture which freezes the exact moment of death the one in which you suddenly realize your unavoidable end.
Bunu sağlayabilmenin tek yolu da kusursuz bir thanatographydır. Tam ölüm anını donduran bir resim aniden fark ettiğin bir an kaçınılmaz sonun.
the Bulgarian International Business Association, Kirko Kirkov, companies perceive the phenomenon as something"improper, but unavoidable, efficient and convenient.
şirketler bu olguyu'' yanlış fakat kaçınılmaz, verimli ve uygun'' bir şey olarak algılıyor.
Our thoughts and prayers go out to Keith's family to his many friends and to all those affected by this unavoidable tragedy.
Düşünce ve dualarımız Keithin ailesi, arkadaşları ve bu kaçınılmaz trajediden etkilenen herkesle.
Dr. Bell was afraid that if the doorway between the two sides was ever opened that the unavoidable conclusion… only one world would remain.
Dr. Bellin korktuğu; iki taraf arasında bir geçit açıldığında… kaçınılmaz çarpışma gerçekleşecek… ve sadece bir dünya var olacak.
Dr. Bell was afraid that if the doorway that the unavoidable conclusion… only one world would remain. between the two sides was ever opened.
Dr. Bellin korktuğu; iki taraf arasında bir geçit açıldığında… kaçınılmaz çarpışma gerçekleşecek… ve sadece bir dünya var olacak.
Only one world would remain. Dr. Bell was afraid that if the doorway between the two sides was ever opened that the unavoidable conclusion.
Dr. Bellin korktuğu; iki taraf arasında bir geçit açıldığında… kaçınılmaz çarpışma gerçekleşecek… ve sadece bir dünya var olacak.
As will contact with all the fuel storage tanks situated here. directly below will be unavoidable, Impact with at least three of these buildings.
Burada konumlanmış yakıt depolarına temas hâlinde… alttaki en az üç binanın etkilenmesi kaçınılmaz olacak.
Since the beginning of modern medicine there has been an assumption regarding the status of mortality that being that death is an unavoidable event, the inevitability of which we should take for granted.
Modern tıbbın başından beri Bir varsayım olmuştur Ölüm durumu ilgili O ölüm olmak Kaçınılmaz olduğunu Olay, kaçınılmazlığı biz Hafife almak.
Is there a cyclical pattern in advanced economies, linked with unavoidable behavioural excesses during periods of exuberance,
Acaba gelişmiş ekonomilerde, bolluk zamanlarında önüne geçilemeyen davranışsal aşırılıklara bağlı olarakortaya çıkan, fakat daha sonra siyasi
the ability to rise after a crisis, and of course to adapt to unavoidable change.
tabiki beklenmedik değişimlere uyum sağlayabilmeye.
While you may possess the unique skill set necessary to lead the League of Assassins, your bid to displace me was always doomed because of two simple, unavoidable truths.
Suikastçiler Birliğine hükmetmek için gerekli olan eşsiz marifet setine sahip olurken beni yerimden etme çaban iki basit kaçınılamaz gerçekler nedeniyle hep olumsuz sonuç verdi.
He decided war with the United States was unavoidable, and the Pearl Harbor attack,
Birleşik Devletler ile savaşın kaçınılmaz olduğunu düşünüyor gibi görünüyordu ve Pearl Harbor saldırısı,
the course of talks, but more importantly, it remains to be seen whether SCG will meet unavoidable political obligations," said Minic.
pek de kötümser değil, fakat daha önemlisi, SCGnin kaçınılmaz siyasi yükümlülükleri yerine getirip getirmeyeceğini göreceğiz,'' dedi.
This means that sundry personal interests and pressures to delay hard but unavoidable reforms in order to win a few votes more at the elections must not be allowed to prevail over the general interest of all our citizens.
Yani çeşitli kişisel menfaatlerin ve birkaç oy daha fazla almak için, zorlu fakat kaçınılmaz reformları geciktirmeye yönelik baskıların, halkımızın genel menfaatlerinin önüne geçmesine izin verilmemelidir.
It was as if that unavoidable shudder which trains produced in me and the inexplicable excitement were slowly turning into the belief that this train wasn't only heading
Trenlerin bende oluşturduğu karşı konulamaz titreme ve tarifsiz heyecan bu trenin sadece Mar del Plataya gitmekle kalmayıp onun
While both additional revenue and increased labor force can contribute to mitigate short-term adverse impacts of unavoidable pension reforms, the long-term solution
İlave gelir ve artan işgücü, kaçınılmaz emeklilik reformlarının kısa vadedeki olumsuz etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunabilmekle birlikte,
Results: 184, Time: 0.0657

Top dictionary queries

English - Turkish