WON'T SAVE in Turkish translation

• kurtarmaz
• kurtaramaz
• kurtaramayacak
• kurtarmayacak
• kurtarmayacağını
• kurtaramaya yetmez
• korumayacak

Examples of using Won't save in English and their translations into Turkish

You touch my child again, and that outfit won't save you.
Yavruma bir daha dokunursan seni o kıyafet de kurtaramaz.

Elsa won't save you. I'm sorry.
Üzgünüm. Elsa seni kurtaramayacak.

Painting won't save France from the German military machine.
Tablolar, Fransayı Almanların askeri makinelerinden kurtarmaz.

You won't save yourself from the widow's fury with adjectives.
SıfatIarın seni duIun öfkesinden kurtarmayacak.

I'm sorry. Elsa won't save you.
Üzgünüm. Elsa seni kurtaramayacak.

Kissing won't save the Forest.
Bir öpücük ormanı kurtaramaz.

But it will some of us, Ernie. Splitting the bounty won't save everyone.
Ama bazılarımızı kurtarır Ernie. Ödülü bölmek herkesi kurtarmaz.

Hey, hey, Sylvie. That act won't save you.
Sylvie.- Bu numaralar kurtarmayacak seni.

Even suicide won't save you.
Seni intihar bile kurtaramayacak.

I will call the police. That won't save The Book.
Polisi ararım. Onlar kitabı kurtaramaz.

Killing Iris won't save him now. He won't.
Irisi öldürmek artık onu kurtarmaz.

Waiting won't save him.
Beklemek onu kurtarmayacak.

Mutiny won't save him.
İsyan etmeniz onu kurtaramayacak.

Love won't save you, Padmé.
Aşk seni kurtaramaz Padme.

One pearl won't save us! Come here!
Gelsene buraya! Bir tane inci bizi kurtarmaz.

But that won't save your hide.
Ama bu senin sakını kurtarmayacak.

Those little stones won't save you or your ravine. Now!
Şimdi! O minik taşlar sizi ve koyağınızı kurtaramaz!

You may be loyal to your boss, but it won't save you.
Patronuna sadık olabilirsin ama bu seni kurtarmaz.

Stop. Helicopters alone won't save us.
Dur. Sadece helikopterler bizi kurtaramayacak.

Getting that serum won't save Newt.
O serumu almak Newti kurtarmayacak.