ÜZERINE KURULU in English translation

based on
üssü
was founded on
is predicated on

Examples of using Üzerine kurulu in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sevgi ve şefkat üzerine kurulu bir yaşam.
A life built on love and compassion.
Güven üzerine kurulu bir ilişkimiz vardı.
You and I had a relationship that was based on trust.
Elbette, şüphelerin bu basit tesadüf üzerine kurulu değil, değil mi?
Surely you're not basing your suspicions on this mere coincidence?
Kampanya tek bir kelime üzerine kurulu ve bu kelime de.
A campaign based on one simple word, and that word is.
Tüm varlığı yalanlar üzerine kurulu. Haklısın.
You're right. His entire existence is based on lies.
Komik, paranoya üzerine kurulu bir şirket benim paranoyak olduğumu düşünüyor.
Funny, when a company built on paranoia thinks that I'm the one who's paranoid.
Çoğu evlilik bunun üzerine kurulu, Valerie.
Most marriages are based on that, Valerie.
YG müzik üzerine kurulu olduğundan, her şeyi müzik kullanarak yapmamız lazım.
Because YG was built on music, we must do everything using music.
Orgazmlar üzerine kurulu bir ilişkimiz vardı. Sıkıldım sanırım.
I guess it got old. We had a relationship based on orgasms.
Mevcut şartlarda, kölelik üzerine kurulu bir girişim riskli görünüyor.
A venture based on slavery does seem a risk in the present climate.
Sahil. Karizma üzerine kurulu bir ütopya.
A utopia built upon charisma. The Beach.
Katıksız bir spekülasyon üzerine kurulu, dünya çapında bir medya masalını kullanamam.
I can't run a worldwide media story based on pure speculation.
Oğlumun yalanlar üzerine kurulu bir şehirde büyümesini istemiyorum.
I don't want him to grow up in a town built on a lie.
Joplin davalarının tamamen, babanın oğlunu kaçırdığı varsayımı üzerine kurulu olduğunu söylüyor.
Joplin says their entire case is based on the assumption that the father abducted his son.
Bütün hayatın balon takıntısı üzerine kurulu.
Your whole life is becoming obsessively balloonic.
Tüm ilişkimiz yalanlar üzerine kurulu.
Our whole relationship was built on deceit.
Haklı, loncamız böyle bir mantık üzerine kurulu değil.
That's right. Our guild isn't built on logic.
Servetin çalıntı bir para üzerine kurulu.
Your fortune is built on stolen money.
Bayan Johnsonın kastettiği bizim çalışmamızın deneysel kanıtlar üzerine kurulu olduğu.
What Mrs Johnson means is that our work is based on empirical evidence.
Bu inancın temel doktrini uysallık konsepti üzerine kurulu gibi görünüyor.
The central tenets of this faith seem to be based on the concept of acquiescence.
Results: 284, Time: 0.0271

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English