BASKI in English translation

pressure
basınç
tansiyon
baskı
baskıyı
bastırmaya
basınçla
edition
üretim
baskısı
baskı
versiyonu
sürümü
sayıda
basım
edisyonu
sürümünü
bir basımını
printing
basmak
matbaa
baskı
yazdırma
basım
baskısı
yazıcı
oppression
zulüm
eziyet
baskıya
baskı
azgınlıktan nehyeder
repression
baskısı
baskı
bastırma
baskılanması
duress
baskı
tehdit
şantaj
altında
leverage
koz
kaldıraç
avantaj
güç
baskı
elimizdeyken
coercion
baskı
zorlama
tehdit
baskıdan
stress
stres
gerilim
baskı
gerginliği
vurguluyor
push
itmek
zorla
itip
ıkın
bas
bastır
itekle
bastığımda

Examples of using Baskı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Baskı altında tutulduğunu varsaymalıyız aksi takdirde bize ne yaptığını söylerdi.
We must assume he's being held under duress or he would have said what he's doing.
Baskı. Evet. Neden bahsettiğimi biliyorsun.
Leverage. Yeah. You know what I'm talking about.
Buraya Gülüme baskı yapmaya geldin ama Rusları soruyorsun.
But you're asking Russia. You're here to leverage G'ulom.
Bu baskı hali gerekliydi ve geçici süreyle böyle.
Well, the coercion was necessary and temporary.
Bu acımasızca baskı…- Doktor.
This ruthless compulsion that.
Ciddi baskı altında bir adama göre iyi yol buldum.
Not bad navigating for a man under serious duress.
Baskı tedbirleri başarısız oldu.
Suppression measures have failed.
ihtiyacım olduğunda baskı. özgürlük.
Friendship, a push when I needed it.
Buraya Gülüme baskı yapmaya geldin ama Rusları soruyorsun.
You're here to leverage G'ulom, but you're asking Russia.
Umarım yaptığı baskı ikna edici olmamıştır.
I hope her compulsion was not persuasive.
Teşvikle baskı arasında ciddi bir fark var beyler. Sevgilerimle, Elaine.
There's a fine line between incentive and coercion. Sincerely, Elaine.
Suratına bak. Baskı altında gülümsüyor gibi.
Look at his face… feels like he's smiling under duress.
Ama yönetimden baskı… o biraz mutlu değil.
But, the suppression from the government made him a little unhappy.
Uçağın yapısal bütünlüğü en yüksek baskı seviyesinde.
Plane's structural integrity is at maximum stress levels.
ihtiyacım olduğunda baskı. rehberlik.
Friendship, a push when I needed it.
Suratına bak. Baskı altında gülümsüyor gibi.
Feels like he's smiling under duress. Look at his face.
Daha çok baskı gibi.- Ceza değil.
It's not a punishment. It's more like a compulsion.
Her zamanki şantaj ve baskı yöntemini kullanarak onu alabilir misin?
Can you get her using your usual blackmail and leverage method?
Bowdenın avukatı baskı olduğunu iddia etti.
Bowden's attorney has claimed coercion.
Çok fazla baskı var.
There's too much stress.
Results: 2875, Time: 0.0475

Top dictionary queries

Turkish - English