Examples of using Bir geçmişi in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Dostum. Onun gizemli bir geçmişi vardı.
Her grubun kendisini tanımlayan, kendilerine ait kültürel bir geçmişi var.
Felixin gerçekten tecrübesi ve benim sahip olduğum gibi bir geçmişi yok.
Dönmemen gereken bir geçmişi temsil ediyor.
Bunun bir geçmişi var, adı Armand Degas.
Hepimizn bir geçmişi var değil mi?
Ama bir daha geçmişi düzeltirken şuanı bozmamaya çalışırsın.
Çünkü bu oyun, muhteşem bir geçmişi olan Alfred Northun yapıtıdır….
O isimle bir geçmişi yok.
Bir geçmişi vardı yanıltıcı ifadeler yapmak.
Hepimizn bir geçmişi var değil mi? Tamamdır?
Bir geçmişi var ve bu tarz bir sürü şiddet örgütü vardır.
Bir geçmişi var ve bu tarz bir sürü şiddet örgütü vardır.
Binanın bir psişik geçmişi olabilir.
Kızın bir geçmişi var ve siz bunu görmezden geliyorsunuz.
Bizim gibi bir geçmişi yok.
John, doktorun mikro patlayıcılarla ilgili bir geçmişi olduğunu biliyordu.
Üstelik siz ikinizin bir geçmişi var.
Bu evin hepinizin iyi bildiği bir geçmişi var.
Deli olmadığı müddetçe kim böyle bir geçmişi ortaya çıkarır.