BIR YOL BULMAK in English translation

find a way
bir yolunu bul
bir yol bulmak
bir yolunu bulun
bir yolunu bulacağız
bir yol bulun
bir yol bulacağız
figure out a way
bir yolunu bul
bir yol bulmak
bir yolunu bulalım
çözmenin bir yolunu
bir yol anlamaya
find a path
bir yol bulmak
giden yolu bulmada
bir yolunu bulmak
yolu bulun
finding a way
bir yolunu bul
bir yol bulmak
bir yolunu bulun
bir yolunu bulacağız
bir yol bulun
bir yol bulacağız
to find a route
to find a road
bir yol bulmak

Examples of using Bir yol bulmak in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bize gönderdiğin gizli belgelerin güvenirliliğini sarsmak için bir yol bulmak zorundaydılar.
They now have to figure a way to discredit all the top-secret documents you sent us.
Tomu bize yardım ettirmek için bir yol bulmak zorundayız.
We have to find a way to get Tom to help us.
Kızı caydırmak için başka bir yol bulmak zorundayım.
I must find another way to vanquish the girl.
Şimdi tek yapman gereken o paraya Simondan önce ulaşmak için bir yol bulmak.
Now all you have to do is figure out some way to keep that.
Tek istediğim birlikte çalışmak için bir yol bulmak.
All I'm asking is that we figure out a way to work together.
Şey, ben bu engeli aşabilmesi için bir yol bulmak söz veriyorum.
Well, I promise I will find a way to help you overcome this barrier.
Onu yapmak için başka bir yol bulmak zorundayız.
We have to find another way to do that.
Aramızda, kiliseyi almak için bir yol bulmak istiyor.
And confidentially, I think he would like to find a way to foreclose.
Biz onu beslemek için bir yol bulmak gerekir.
We need to find a way to get some food into her system.
Bay Data, buradan çıkmak için bir yol bulmak zorundayız.
Mr. Data, we have to find some way out of here.
Tek yapmamız gereken şey aşağı inen bir yol bulmak.
All we gotta do is find a way down.
Tek yapmamız gereken bir yol bulmak.
All we have to do is find a way back.
Belki. Gale Weathers bir yol bulmak istiyor.
Gale Weathers would find a way.- Maybe.
Babamı kurtarmak için bir yol bulmak.
I found a way to save my father.
Asıl zor olan, bizi ileri götürecek bir yol bulmak.
Finding some way forward, that's harder.
Ben de saldırıları durdurmak için başka bir yol bulmak zorunda kaldım.
I will suspend the attacks, and find another way.
Diyelim ki bunları kırmak için bir yol bulmak emin olalım.
Just make sure you find a way to break those things.
Tek yapmamız gereken oraya çıkmak için bir yol bulmak.
All we have to do is find a way up there.
Tek yapmamız gereken, yayın yapabileceğimiz bir yol bulmak.
All we have to do is find a way to transmit.
Aşkımızın daimi sürmesini sağlayacak bir yol bulmak istedik.
He wanted to find a way for our love to last forever.
Results: 189, Time: 0.0505

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English