DERIN in English translation

deep
derin
koyu
derinlemesine
derinliklerinde
derine
içine
deeply
derinden
çok
son derece
gerçekten
oldukça
derinlemesine
büyük
içten
yürekten
derine
profound
derin
büyük
engin
yoğun
içten
bilgece
çok
büyük sevinç ve en derin
depth
derinlik
derinliğine
derin
derinlemesine
deeper
derin
koyu
derinlemesine
derinliklerinde
derine
içine
deepest
derin
koyu
derinlemesine
derinliklerinde
derine
içine
depths
derinlik
derinliğine
derin
derinlemesine

Examples of using Derin in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Ve buranın, derin, derin, derinlerinden..
And deep, deep, deep… inside here.
Samaritan bu adamı derin kara bir deliğe gömmeye çalışıyor.
Samaritan is trying to bury this guy in a deep, dark hole forever.
Bataklık o kadar derin ve tehlikeliymiş ki kimse yanına yaklaşmazmış.
It was deep and dangerous, and no one came near it.
Derin güvensizliğini narsisizmle maskeliyor.
Narcissism masking deep-seated insecurity.
Bu sana, paylaşamayacağım derin bir görev aşkı verir.
That gives you a deeper calling… I do not share.
Derin değilse eğer, yalınayak geçebilirim.
If it's shallow, I can cross it barefoot.
Derin nefes al, ölü fahişe.
Breathe shallow, dead hooker.
Derin ve çok kapsamlı sonuçlarla dolu bir sohbet olur.
A conversation filled with deep and far reaching consequence.
Bu derin olmayan kesik hatalı bir başlangıcı temsil ediyor.
This shallow cut is a false start.
Derin eşsiz yaratıklar arayışı içinde.
In search of unique creatures of the deep.
Onlar hiç derin bulunan en tuhaf yaratıklar biri keşfedin.
They discover one of the most peculiar creatures ever found in the deep.
William derin uykuda.
William sleeps soundly.
Derin uyuyor olmalısınız.
You must sleep soundly.
Bir başına derin ve karanlık ormanlarda.
All alone in the deep, dark woods.
Bu derin, derin bir yara.
That's a deep, deep gash.
Derin ve anlamlı bir alegori bizim kendi tadını kaçıran toplumumuza dair.
It's a deep and meaningful allegory about our own messed-up society.
Çünkü derin ve karanlık bir çukurdayız burada.
It's because we're in a deep, dark hole.
Bir kaç derin nefes almak gibi mi?
Like taking a few deep, deep breaths?
Bu bir'' Derin Termal Yeraltı Suyu Kaşifi'' ya da kısaca'' DephtX.
It's a deep Phreatic thermal explorer, or"DepthX" for short.
Bu da beni derin, karanlık sonuçlar aleminde yaşamaya terk etti.
Which leaves me living in the deep, dark world of consequence.
Results: 11938, Time: 0.0304

Derin in different Languages

Top dictionary queries

Turkish - English