FARKLI OLACAKTI in English translation

different
değişik
ayrı
çeşitli
farklı
değişti
was gonna be different
it would be different
farklı olacağını
farklı olur
bu kadar annem anlatmıştı ama daha farklı olacağını
farklı olacağını düşünüyordum çiçek açtın canım , bu kadar

Examples of using Farklı olacaktı in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Fakat bugün farklı olacaktı.
But this day was different.
Howarda göre, diğer filmlerde hayvanların ya kendi ya da insanların dünyasında yaşadıklarından dolayı, Zootopia diğer insan biçimindeki hayvanların olduğu filmlerden farklı olacaktı.
According to Howard, Zootopia emerged from his desire to create something different from other animal anthropomorphic films, where animals either live in the natural world or in the human world.
Kusura bakma ama tek başına Kazıcıyı halletmiş olsan… her şey farklı olacaktı.
With all due respect… if you alone had handled the Underminer… things would have been different.
Sanki tüm o geçmiş yeniden yaşanıyordu, bana bir şans daha tanıyordu bu, sefer farklı olacaktı.
Like my past coming around giving me another shot to do this different.
Farklı olacaktı… ama Dale bateri takımının olduğu ofisi vermeyi reddettiği için… bu demek ki, Brennan, sen ve Dale aynı odayı paylaşmak zorundasınız.
It's gonna be different… but because Dale refuses to give up his office drum set… that means that, Brennan, you and Dale have to share a room.
Farklı olacaktı ama Dale bateri takımının olduğu ofisi vermeyi reddettiği için bu demek ki, Brennan,
It's gonna be different… but becaυse Dale refυses to give up his office drum set… that means that' Brennan,
Hayvanlar üzerinde yaptıkları deneyleri gördüm ama bu, bu çok farklı olacaktı.
I saw the tests they did on the animals, and this was… this was gonna be different.
sözde bu hafta farklı olacaktı.
this week was supposed to be different.
Genesis, antivirüs yetenekleri ve bir güvenlik duvarıyla birlikte dosya yedekleme ve PC bakımı araçlarını toplamasıyla Symantecin diğer tüketici güvenliği ürünlerinden farklı olacaktı.
Genesis would differ from Symantec's other consumer security products by incorporating file backup and performance optimization tools with antivirus capabilities and a firewall.
Ne farkımız olacaktı?
İkimizin de çocukları olmasaydı işler çok farklı olacaktı.
Things would have been so much different… if neither of us had children.
O yanlarında olsaydı, hayatları çok daha farklı olacaktı.
Their lives would have been so different if they had her around.
Belki benimle evlendiğin zaman ölüyor olsaydım daha farklı olacaktı.
Maybe if I was dying when you married me, it would have been a bit different. That's not fair.
Onunla evlenecek olsaydın… her şey daha farklı olacaktı.
Everything would be different if you were to marry with them and share that commitment.
Şimdiki paranoyaklığımın yarısı olsaydı her şey çok farklı olacaktı.
Everything would be different now, too, if I would been half… as paranoid as I am today.
Belki benimle evlendiğin zaman ölüyor olsaydım… daha farklı olacaktı.
Maybe if I was dying when you married me, it would have been a bit different.
Belki benimle evlendiğin zaman ölüyor olsaydım… daha farklı olacaktı.
It would have been a bit different. Maybe if I was dying when you married me.
idam edilseydi her şey çok farklı olacaktı.
been tried, it would have been much different.
Eğer bütün yaşamını kitaplara adamış olsaydın, hayatın çok daha farklı olacaktı.
Your life would have been very different if you would devoted all that time to books.
Varoluşun modlarını deneyimliyebilmisseniz farklı olacaktı. Eğer diyelim ki 200 yıl yaşayabilmiş olsaydınız.
There would be different modes of being you could experience if you were able to stay alive for, say, 200 years.
Results: 196, Time: 0.0262

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English