DAVALAR - превод на Български

случаи
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle
дела
duruşma
dosya
davası
dava
yaptın
eseri
mahkemem
процеси
süreçler
işlemler
davalar
prosesleri
mahkemeleri
duruşmalar
случаите
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle
делата
duruşma
dosya
davası
dava
yaptın
eseri
mahkemem
случай
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle
дело
duruşma
dosya
davası
dava
yaptın
eseri
mahkemem
случая
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle

Примери за използване на Davalar на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Davalar çok uzun sürüyor.
Делата продължават прекалено дълго.
Evet, davalar arasındayken küçük bir marangozluk projesi.
Да, малко занимавка между случаите.
Kırmızı ipi çözülmemiş davalar için kullanıyordu.
Той използва червено за неразрешени случай.
Bunun işine yaracağını düşündüm. Jason Petersonın dahil olduğu bütün davalar.
Това може да помогне- всички дела, които засягат Джейсън Питърсън.
Davalarla dolu, üstünde çalışmam gereken açık davalar.
Пълна е със случаи, отворени случаи, по които трябва да работя.
Siz istemesenizde davalar burada karara bağlanır.
Вашето дело не е единственото.
Bazı davalar üzerinde çalışmaktayım.
Работя по няколко случая.
Cinayetler arası süre yüzünden davalar arasında bir bağlantı kurulamadı.
Няма връзка между случаите заради времевия период.
Evet, çözülmemiş davalar.
Да, неразрешени случай.
Kosovanın Kosova Sot gazetesinin haberine göre, davalar EULEX savcılarına devredilecek.
Косовският всекидневник„Косова Сот” предаде, че делата ще бъдат предадени на прокурорите на ЮЛЕКС.
Burada, kapanmış davalar yoktur sadece çözülmüş davalar vardır!
Тук няма нерешени случаи, оставени за тези след вас, тук има само решени дела.
Senin de bildiğin gibi Sara, bazı davalar… bazı şüpheliler insanın derisine işleyebilir.
Сара, някои случаи, някои заподозрени, могат да ти влязат под кожата.
Davalar bir bir kazanılıyor.
Но едно дело той спечелва.
Davalar aynı değil.
Случаите не са идентични.
ikisi de büyük davalar.
стават два големи случая.
Sanırım her şey diğer olağan davalar gibi başladı.
Предполаам всичко започна като един съвсем обикновен случай.
Eğer yanılmıyorsam, bu davalar şehir şirketleriyle alakalıdır.
Ако не се лъжа, тези дела са срещу частни компании от градски тип.
Okulu zar zor idare ediyorum ve elimde davalar var.
Аз едвам се справям с училището и случаите, които имам.
Herkesin üstesinden gelemediği davalar olabilir.
Всеки има случай, който не може да разреши.
Betty, bunun arkasından gelen başka büyük davalar var mı?
Бети-Ан, има ли някое голямо дело?
Резултати: 171, Време: 0.0598

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български