Примери за използване на Getirdiğimiz на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
Sorunları buraya getirdiğimiz için?
За довеждането на бедите тук?Buradaki tüm güvenlik kameralarına bakarsak ve getirdiğimiz arama iznini kullanırsak bir sürü daha bulurduk.
И като се имат предвид всички охранителни камери, които имате, обзалагам се, че използваме заповедта за обиск, която донесохме, ще намерим доста.Getirdiğimiz örnekler inceleniyor… SOĞUK LAZARUS… ve geçidin 10 kmlik
Пробите, които донесохме са анализирани огледахме в радиус от 10 километра около вратата без да открием какватоHer ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız zaman bakalım kâfirlerin hali ne olacak!
И как ще бъдат, щом доведем от всяка общност свидетел, и теб Her ümmetten bir şahid getirdiğimiz ve onların üzerine seni şahit olarak getirdiğimiz zaman nasıl olacak?
И как ще бъдат, щом доведем от всяка общност свидетел, и теб доведем[ о, Мухаммад] да свидетелстваш за тях?Her ümmet içinde kendi nefislerinden onların üzerine bir şahid getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahid olarak getireceğiz.
Един Ден ще възкресим от всяка общност по един свидетел за тях измежду техните редици. И теб[ о, Мухаммад] ще доведем като свидетел за тези.birden fazla makamda görev yapma konusuna getirdiğimiz yasak, aynı zamanda bir tepki de uyandırdı ve hatta bu alandaki yasada bazı değişiklikler yapılmasına yol açtı.
нашата забрана за множество функции същевременно предизвика реакция и дори доведе до поправки в закона, регулиращ тази област.Seni buraya getirdiğimiz için üzgünüm ama senin gitmene izin vermeden önce yumurtaların gerçek olduğuna emin olmalıydım.
Hadi her şey yolundaymış gibi davranıp dün eve getirdiğimiz çikolatalı muslardan yiyelim.
Докато се преструваме, че всичко е наред, нека хапнем малко от шоколадовите мусове, които донесохте вкъщи.Burada getirdiğimiz tüm bobin yükseltici,
Всички намотки, които донасяме тук, са изработени в Китайbazı istisnaların dışında kalıyor… özellikle, yoksulluk çeken… insanlar arasındaki… bebek ölümlerinin… fakat, onları getirdiğimiz dünya dahi çok büyük.
детската смъртност сред бедните хора-- но също така ги въведохме в големия свят.Laboratuvara ölmüş bir şey getirdiğin son seferi hatırlıyor musun?
Buraya bizi kimin getirdiğini gördün mü?
Видя ли кой ни доведе тук?Sana şeker ve çiçek getirmiştim ve sana aramızda bir bağ olduğunu söyleyecektim.
Bana daima iyi şans getirdi. Ne önemi var ki?
Su getir. Su, su!
Ben sana çicek getirmiştim, fakat doktor beni dövüyor!
Донесох цветя за теб, но докторът иска да ме набие за това!Askerlerini buraya neden getirdiğini anlıyorum fakat, Bunun yanlış bir mesaj verebileceğinden korkuyorum.
Разбирам защо доведе хората си тук, но се опасявам, че пращат погрешно съобщение.Bugün ne getirdin bana?
Makas getir, Merlyn!
