Examples of using Always in trouble in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
An honest man is always in trouble.
Dürüst adamların başı her zaman beladadır.An honest man is always in trouble, Simon.
Dürüst bir adamın başı hep beladadır, Simon.Bridget was always in trouble.
Bridgetin başı her zaman dertteydi.He was always in trouble, in and out of jail.
Sürekli başı derde girerdi. Bir hapisteydi, bir dışarıda.Always in trouble with the other girls, always owing somebody something.
Diğer kızlarla hep başı belaya girer, birilerine borç takardı.Anton's almost always in trouble.
Anton neredeyse her zaman başını belaya sokar.Why are you always in trouble?
Neden başını hep belya sokuyorsun?So he was always in trouble?
Başı hep belada mıydı?I'm always in trouble, sugarplum.
Benim başım sürekli belada, bonbonum.I'm the most fun, I'm rich and I'm always in trouble.
Hep başım dertte. Çok neşeliyim, zenginim ve.I'm always in trouble.
Ben sürekli sorunluyum.They are always in trouble. I was looking for my brothers.
Kardeşlerimi arıyordum. Hep başlarını belaya sokarlar.You… You're always in trouble.
Hep… Hep bir belanın içindesiniz.Always in trouble, this dog.
Daima başı beladadır, bu köpeğin.Harvey always in trouble.
Harvey ise belaya bulaşandı.Ronon Dex is always in trouble.
Ronon Dexin başı her zaman dertte.I'm the most fun. I'm rich and I'm always in trouble.
Çok neşeliyim, zenginim ve hep başım dertte.Your father's brother… bad rummy, always in trouble.
Babanın kardeşi serseriydi, hep başı dertteydi.Maybe that's why tramps are always in trouble.
Belki bu yüzden evsiz barksız serserilerin başı sürekli derttedir.Shit, Giovanni, you're always in trouble.
Pis, Giovanni, daima başın belada.
