HE DOESN'T GET in Turkish translation

• almazsa
• anlamıyor
• alamazsa
• alabiliriz
• getirmezse
• almadığı
• alamıyor
• var

Examples of using He doesn't get in English and their translations into Turkish

If he doesn't get to a doctor, he's finished.
Hemen tedavi edilmezse çok geç olacak.

And that kid, he… he just stares at me like he doesn't get it.
Ve o çocuk, o anlamıyor gibi bana öylece bakıyor.

My dad would die if he doesn't get to give me away.
Babam beni elleriyle damada vermezse kahrından ölür.

You want to tell him he doesn't get shoes?
Ayakkabı alamayacağını ona sen söylemek ister misin?

So he doesn't get the liver?
Yani karaciğeri alamayacak mı?

He doesn't get it?
Anlamıyor, değil mi?

And if he doesn't get it, he stays and kills everything.
Bunu başaramazsa da buradan gitmiyor ve her şeyi öldürüyor.

He doesn't get Martha.
Marthayı o alamaz.

He's just back in Taiwan. he doesn't get the situation.
Tayvana yeni döndü, durumu anlamış değil.

If he doesn't get better.
Eğer durumu iyiye gitmezse.

I just hope he doesn't get the wrong idea.
Umarım yanlış bir fikre kapılmaz.

Please the gods, he doesn't get Harmon in the first round.
Lütfen tanrılar, ilk rauntta karşısına Harmon çıkmasın.

But without it, he doesn't get your protection.
Ama sizin izniniz olmazsa, onu orada koruyamazsınız.

He gets what he wants, and he doesn't want what he doesn't get.
İstediği her şeyi elde eder, elde etmemiş olduğunu da istemez zaten.

Make sure he doesn't get hurt.
Ona bir zarar gelmeyeceğinden emin ol.

Otherwise he doesn't get the job.
Aksi takdirde işi alamaz.

He doesn't get a pass or immunity.
İzin ya da dokunulmazlık aldığı yok.

Brian, he doesn't get sarcasm.
Brian, iğneli laflardan anlamaz o.

No matter what he eats, he doesn't get fat.
Ne yerse yesin, kilo almıyor. Ama ben alıyorum.

Tell WaIter Chase he keeps his mouth shut… or he doesn't get a penny.
Walter Chasee söyle, ağzını sıkı tutsun yoksa kuruş alamaz.