I WON'T GET in Turkish translation

• almam
• alamayacağım
• çıkmayacağım
• çıkaracağım
• girmeyeceğim
• almayacağım
• alacağım
• elde edemem
• söyleyecek

Examples of using I won't get in English and their translations into Turkish

Probably I won't get the job, though.
Gerçi, muhtemelen işi alamayacağım.

I won't get very much kick out of spending it.
Bunu harcamaktan pek zevk almayacağım.

But I won't get them if Travis is spraying down my bridal party with dog blood.
Ama Travis düğün partimi köpek kanı ile bularsa onları almayacağım.

Then, I won't get this.
O zaman bunu almayacağım.

I won't get everything I asked for.
İstediğim her şeyi almayacağım.

I promise I won't get in the way.
Yoluna çıkmam söz veriyorum.

Sure I won't get in trouble, Bill?
Sorun çıkmayacağına emin misin Bill?

But I won't get them now, am I?.
Ama ben kimim, şimdi onları almazsınız?

Just get on with it. Promise I won't get in trouble for this?
İçeride. Bunun için başımın belaya girmeyeceğine söz verir misiniz?

Then I won't get ribs.
Pirzola almam o halde.

Too bad I won't get to read the notices.
Yorumları okuyamayacak olmam çok kötü.

I won't get mononucleosis, will I?.
Mononükleoz kapmam, değil mi?

I'm a little worried I won't get the voter turnout.
Seçmen katılımını alamayacağımdan biraz endişeliyim.

I won't get the girl.
Kızı ben alamayacağım.

I won't get a new one, we are not as rich as you.
Yenisini alamadım, biz senin kadar zengin değiliz.

Maybe I won't get better.
Belki daha iyi olmayacağım.

So I won't get the money.
Parayı alamazsam almam.

I won't get any laughs.
Kimse bana gülmez.

I won't get $1 million for my sister.
Kız kardeşim için 1 milyonu alamazsam.

At least take me someplace where I won't get coal dust on my knees.
O zaman en azından dizlerime kömür tozu bulaşmayacak bir yere gidelim.