IS UNAVOIDABLE in Turkish translation

[iz ˌʌnə'voidəbl]
[iz ˌʌnə'voidəbl]
kaçınılmaz
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound
önlenemez
front
preliminary
forward
anterior
kaçınılmazdır
inevitable
unavoidable
inescapable
inevitably
inevitability
imminent
fateful
certain
bound

Examples of using Is unavoidable in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Under such conditions, a little collateral damage is unavoidable.
Artık sivil zaiyatın kaçınılmaz olduğunu söyleyebilirim. Ne yazık ki, bu gibi koşullar altında.
Sometimes, it is unavoidable.
Bazen bu gereklidir.
But a certain amount of chafing is unavoidable.
Ama belli miktarda kaşıntının önüne geçilemiyor.
I would say some collateral damage is unavoidable now.
Artık sivil zaiyatın kaçınılmaz olduğunu söyleyebilirim.
But change is unavoidable.
Ama degisim kaçinilmazdir.
be of Burmese origin, and I fear that military action is unavoidable.
korkarım askeri bir harekat kaçınılmaz hale geliyor.
It is unavoidable that at this point the narrative should break off again, for a certain very painful reason that will presently be apparent.
Bu, bir anlatı bu noktada tekrar koparak gerektiğini kaçınılmaz şu anda belirgin olacak bazı çok acı nedeni.
And I fear that military action is unavoidable. Events are happening which I now believe to be of Burmese origin.
Burma kökenli olduğuna inandığım olaylar oluyor ve korkarım askeri bir… harekat kaçınılmaz hale geliyor.
I fear that military action is unavoidable. Events are happening.
korkarım askeri bir… harekat kaçınılmaz hale geliyor.
Events are happening and I fear that militaryaction is unavoidable. which I now believeto be of Burmese origin.
Burma kökenli olduğuna inandığım olaylar oluyor ve korkarım askeri bir… harekat kaçınılmaz hale geliyor.
If an arrest is unavoidable, negotiate the terms of my surrender for the end of the day, no cameras.
Tutuklanma kaçınılmazsa, teslim olma şartlarım için pazarlık yap. Gün sonunda tutuklanacağım. Kamera yok.
So when you find yourself locked onto an unpleasant train of thought, headed for places in your past where the screaming is unavoidable… Remember this, there's always madness.
Kendini nahoş bir düşünce treninde kilitli bulduğunda çığlık atmanın kaçınılmaz olduğu, geçmişindeki yerlere doğru giderken şunu hatırla, delilik daima orada durmakta.
In here, I have produce and boxes that are unavoidable.
Burada, kaçınılmaz olan kutular üretmişim.
My dear, you mustn't assume guilt for something that was unavoidable.
Kaçınılmaz olan bir şey için kendini suçlu hissetme.
And you breathe it in. It's unavoidable.
Kaçınılmaz. Dışkı ile mi nefes aldım?
It's unavoidable. I can't leave you free to roam around.
Bu kaçınılmaz. Etrafta serbestçe dolaşmana izin veremem.
His aneurism was unavoidable.
Anevrizması kaçınılmaz bir şeydi.
It was unavoidable, Ted. This is no way.
Böyle olmaz. Kaçınılmaz bir şeydi Ted.
I can't leave you free to roam around. It's unavoidable.
Bu kaçınılmaz. Etrafta serbestçe dolaşmana izin veremem.
It was unavoidable.
Kaçınılmaz olan bir şeydi.
Results: 44, Time: 0.0676

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish