MAKING TROUBLE in Turkish translation

['meikiŋ 'trʌbl]
['meikiŋ 'trʌbl]
sorun çıkarmayı
sorun çıkarmaya
bela yaratmaya
sorun yaratıncaya kadar
sorun yaratmak
sorun çıkarmasından

Examples of using Making trouble in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Always making trouble!
Sürekli sorun çıkarıyorsun!
Carter making trouble for you?
Carter sana sorun mu çıkarıyor?
They're not interested in nothing but getting drunk and making trouble.
Tek yaptiklari sarhos olmak ve bela çikarmak.
And making trouble for the rest of us.
Ve geri kalanımız için bela yaratıyorsunuz.
The lioness, she starts messing with him… coming over, making trouble.
Anne aslan da gelir onunla uğraşır… Sorun çıkarır.
What were you guys doing, making trouble?
Ne yapıyordunuz orada, iş mi çıkarıyordunuz başımıza?
Always making trouble.
Her zaman sorun yaratır.
Can't you stop telling lies and making trouble, even now?
Şimdi bile yalan söylemekten ve sorun oluşturmaktan vazgeçmiyor musun?
In April 2012, Ni was sentenced to two and a half years in prison for“making trouble” and"fraud.
Nisan 2012de Ni,'' sorun yaratmak'' ve'' dolandırıcılık'' nedeniyle iki buçuk yıl hapse mahkûm edildi.
Her husband, Dong Jiqin, was similarly sentenced to two years for"making trouble.
Kocası Dong Jiqin, benzer şekilde'' sorun yaratmak'' suçlamasıyla iki yıl hapse çarptırıldı.
I told him… if he was ever caught making trouble again.
ve ona dedim ki… eğer bir daha sorun çıkartırken yakalarsam.
And start making trouble. They see somebody come in there that's not absolutely cool… that they can tell right off doesn't know what he's doing… they're liable, some of them to get up off their ass.
Birilerinin geldiğini görüyorlar ki bu da hiç havalı değil… ve bela yaratmaya başlıyorlar. ve adamın ne yaptığını bilmediğini söylüyorlar… yalancılar, bazıları ayağa kalkmak için popusunu tutuyor.
And start making trouble. that they can tell right off doesn't know what he's doing… They see somebody come in there that's not absolutely cool… they're liable, some of them to get up off their ass.
Birilerinin geldiğini görüyorlar ki bu da hiç havalı değil… ve bela yaratmaya başlıyorlar. ve adamın ne yaptığını bilmediğini söylüyorlar… yalancılar, bazıları ayağa kalkmak için popusunu tutuyor.
They're liable, some of them to get up off their ass and start making trouble. They see somebody come in there that's not absolutely cool… that they can tell right off doesn't know what he's doing.
Birilerinin geldiğini görüyorlar ki bu da hiç havalı değil… ve bela yaratmaya başlıyorlar. yalancılar, bazıları ayağa kalkmak için popusunu tutuyor ve adamın ne yaptığını bilmediğini söylüyorlar.
They see somebody that's not absolutely cool, that they can tell doesn't know what he's doing, they're liable to get up off their ass and start making trouble.
Ve adamın ne yaptığını bilmediğini söylüyorlar… ve bela yaratmaya başlıyorlar. yalancılar, bazıları ayağa kalkmak için popusunu tutuyor Birilerinin geldiğini görüyorlar ki bu da hiç havalı değil.
If he was ever caught making trouble again… who would been holding two priests… not one,
Bi kaç hafta önce almıştım… eğer bir daha sorun çıkartırken yakalarsam, tornavidayla rehin almıştı,
some of them to get up off their ass and start making trouble.
bazilari kiçlarini kaldirip problem çikarmaya basliyor.
You're making trouble!
Sorun çıkarıyorsun!
Graduate without making trouble.
Bela çıkarmadan mezun ol şuradan.
Zhang huike is making trouble.
Zhang Huike sorun çıkarıyor!
Results: 2074, Time: 0.0512

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish