NOT IN THERE in Turkish translation

• orada değil
• i̇çeride değil
• burası olmaz
• burada değil
• oraya değil

Examples of using Not in there in English and their translations into Turkish

No, Calvin, not in there. Calvin, no!
Calvin, hayır! Oraya değil!

Not in there. Earlier.
Orada değil daha önce.

Come on. Uh, not in there.
Hadi. Uh, oraya değil.

It all fits the MO, but she's just not in there.
Hepsi Emilye uyuyor ama kendisi orada değil.

Uh, not in there. Come on.
Hadi. Uh, oraya değil.

It might have a chance, but not in there.
Bir şansı olabilir, ama orada değil.

Kiko, no, not in there.
Kiko, hayır! Oraya değil.

But not in there.
Olur ama orada değil.

No. Not in there.
Hayır. Orada değil.

She's not in there. Do you know where she is?
Nerede olduğunu biliyor musun? Orada değil.

Do you know where she is? She's not in there.
Nerede olduğunu biliyor musun? Orada değil.

It's-- No, Τhale, not in there!
Bu… Hayır, Thale, orada değil!

If he's not in there, we're wasting time we don't have.
Eğer orada değilse, sahip olmadığımız zamanı boşuna harcıyoruz.

Not in there!
Orası değil!

Not in there. Earlier.
Orda değil. Daha önce.

Not in there.
Içeri değil.

Dude, you're definitely not in there.
Dostum, kesinlike orada değilsin.

And why are you not in there?
Peki sen neden orada değilsin?

I'm not an accountant, so, I wasn't in there for those discussions.
Muhasebeci değilim. Bu konuşmalar yapılırken orada değildim.

Not in there.
Oraya olmaz.