SPLINTER in Turkish translation

['splintər]
['splintər]
kıymık
splinter
itchy
sliver
parçalanma
piece
track
item
fragment
song
bit
shard
particle
component
slice
parçalama
to rip
smashing
destroying
tearing
breaking up
dismantling
dismember
shredding
dissecting
to pieces
ayırma
separate
apart
part
to break up
take
to distinguish
to shred
split
to devote
to divide
kıymığı
splinter
itchy
sliver
kıymığa
splinter
itchy
sliver
ayrıştırıcı
kıymığını
splinter
itchy
sliver
splinterin

Examples of using Splinter in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Initiate splinter sequence.- I understand.
Anlıyorum. Parçalanma işlemini başlatın.
Initiate splinter sequence. Yes.
Evet. Ayrıştırma dizgisini başlatın.
Oh, well. Initiate splinter sequence. I… oh.
Ben… ah… Ah, iyi. Parçalama işlemini başlatın.
I got to get that splinter out!
O kıymığı çıkartmam gerek!
Splinter radiation. Lethal exposure trying to escape your masterpiece.
Ayrıştırıcı radyasyonu. Senin şaheserinden kaçmaya çalışırken ölümcül dozda maruz kaldığım radyasyon.
How?- An adaptation of Titan's splinter array?
Titanın parçalanma düzeninin bir uyarlaması. Nasıl?
Yes. Initiate splinter sequence.
Ayrıştırma dizgisini başlatın. Evet.
Oh… Initiate splinter sequence. Oh, well.
Ben… ah… Ah, iyi. Parçalama işlemini başlatın.
I believe that splinter is my true father.
Splinterin gerçek babam olduğuna inanıyorum.
A splinter of bone, Your Majesty.
Bir kemik kıymığı, Majesteleri.
Splinter radiation.
Ayrıştırıcı radyasyonu.
An adaptation of Titan's splinter array. How?
Titanın parçalanma düzeninin bir uyarlaması. Nasıl?
Yes. Initiate splinter sequence.
Evet. Ayrıştırma dizgisini başlatın.
Initiate splinter sequence. Oh, well. I… oh.
Ben… ah… Ah, iyi. Parçalama işlemini başlatın.
She brings candy if you put your splinter under your pillow at night.
Eğer kıymığını gece yastığının altına koyarsan bu peri sana şeker getirir.
Come on. The splinter already hurts more than pulling it out.
Kıymığı çıkarmazsak daha acı verir. Hadi.
Your masterpiece. Splinter radiation. Lethal exposure trying to escape.
Ayrıştırıcı radyasyonu. Senin şaheserinden kaçmaya çalışırken ölümcül dozda maruz kaldığım radyasyon.
Initiate splinter sequence!
Ayrıştırma işlemini başlatın!
Initiate splinter sequence. I… oh… Oh, well.
Ben… ah… Ah, iyi. Parçalama işlemini başlatın.
The splinter already hurts more than pulling it out. Come on.
Kıymığı çıkarmazsak daha acı verir. Hadi.
Results: 399, Time: 0.0545

Top dictionary queries

English - Turkish