THERE ISN'T EVEN in Turkish translation

• bile yok

Examples of using There isn't even in English and their translations into Turkish

There wasn't even a puddle.
Gölcük bile yok.

I bet there's not even a single cockroach.
Eminim ki bir tane hamam böceği bile yoktur.

There's not even going to be a trial. Conviction?
Hüküm mü? Dava bile olmayacak.

There aren't even six or 8-year-old boys.
Altı ya da sekiz yaşında çocuk bile yok.

There's not even a Jewish type.
Bir Yahudi tipi bile yoktur.

There aren't even any seams.
Hiçbir iz bile yok.

I mean, there aren't even that many republicans in L. A.
Yani Los Angelesta bu kadar cumhuriyetçi bile yok.

There wasn't even a dial tone.
Sinyal sesi bile yok.

Felicity, you said there wasn't even email involved! Bali?
Bali? Felicity, Balide email bile yok demiştin?

There aren't even 200.
İki yüz kılıç bile yok.

Around 100 miles There is not even a woman breathing.
Mil etrafımızda nefes alan bir kadın bile yok.

There is not even a trace of hatred in our country for the American people.
Ülkemizde, Amerikan halkına karşı nefretin zerresi bile yok.

And there is not even enough water.
Ve yeterli su bile yok.

Felicity, you said there wasn't even email in Bali.
Felicity, Balide email bile yok demiştin.

We tested five samples, there weren't even trace amounts.
Beş örneği inceledik, çok az miktar bile yok.

This… There's not even a hospital on this island, okay?
Bu adada bir hastane bile yok, tamam mı?

Without water? There's not even a barrel cactus within miles?
Yedi buçuk kilometre civarda bir sulu kaktüs bile yok.- Su olmadan mı?

Look around, there's not even a window.
Pencere bile yok. Etrafa bak.

There's not even a light.
Işık bile yok.

There's not even a diagnosis for what's wrong with you.
Sendeki sorunu tanımlayacak bir teşhis bile yok.