THROWING THINGS in Turkish translation

['θrəʊiŋ θiŋz]
['θrəʊiŋ θiŋz]
bir şeyler fırlatmaya
bir şeyler atmaya
to throw something
eşya fırlatma
bir şeyler atmayı
to throw something

Examples of using Throwing things in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
What's the idea of throwing things and destroying people's property?
Bir şeyleri fırlatma ve insanların mallarını yok etmek ne oluyor?
There was this young girl on the street throwing things.
Sokakta bir şeyler fırlatan bir genç kız vardı.
I don't… I literally hate throwing things.
Bir şeyler atmaktan hoşlanmam.
Throwing things, hitting me.
Bir şeyler fırlatıyor, beni itiyor.
the next Michele's crying and throwing things.
birden Michele ağlayıp, bir şeyler fırlatıyor.
I mean, I would hear Mr. Miller yelling and throwing things clear across the street.
Yani Bay Millerın ona bağırıp bir şeyler attığını buradan duyabiliyordum.
Dressing up, throwing things at the screen?
Şık giyinmek, ekrana bir şeyler atmak?
He lost his cool and started throwing things.
Soğukkanlılığını kaybetti ve eşyaları fırlatmaya başladı.
People are yelling at us from their cars, and throwing things.
İnsanlar bize arabalarından bağırıp bir şeyler fırlatıyorlar.
Second time, was crying, and I think throwing things was around number four.
İkinci sefer ağlamaydı. ve bir şeyler fırlatma sanırım dördüncüydü.
Do you feel like throwing things, or… crying your eyes out?
Bir şeyleri fırlatmak mı istiyorsun, yoksa… hüngür hüngür ağlamak mı?.
I would like to see my old woman throwing things around.
Yaşlı karımı etrafa birşeyler atarken görüyorum.
We were in the garage, it got heated, she started throwing things at me.
Bana birşeyler fırlatmaya başladı, cam bir kavanoz vardı.
And stop throwing things.
Şu şeyleri fırlatmaktan vazgeç.
He keeps throwing things around saying stuff about his"Dark Prince father.
Yeni çocuk etrafında bir şeyleri atıp duruyor ve babasının karanlıklar prensi hakkında bireyler söylüyor.
Now quit throwing things!
Şu şeyleri fırlatmaktan vazgeç!
Throwing things at us.
İnsanlar bize bir şeyler atarken.
Throwing things at people!
İnsanlara birşey atıyorlar!
We started with the downstairs, throwing things away.
Alt kattaki şeyleri atarak başladık.
Well, come on, keep throwing things at me.
Eee hadi, bana birşeyler atmaya devam et.
Results: 68, Time: 0.048

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish