TO EXPLAIN EVERYTHING in Turkish translation

[tə ik'splein 'evriθiŋ]
[tə ik'splein 'evriθiŋ]
herşeyi açıklamak
herşeyi açıklamayı
her şeyi izah etmek
her şeyi anlatmak
her şeyi açıklamayı
her şeyi açıklamaya
her şeyi açıklama
olanları açıklayacak
bir şeyler izah etmek

Examples of using To explain everything in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
I wanted to explain everything to you for so long. Lena.
Uzun zamandır sana her şeyi açıklamak istedim. Lena.
I was trying to explain everything.
Her şeyi açıklamaya çalışıyordum.
You will have a chance to explain everything to your insurance company, with a lawyer present.
Sigorta şirketine her şeyi açıklama şansın var. Avukatında olabilir elbette.
We were arguing in your bedroom. Yeah, I wanted to explain everything.
Evet, her şeyi açıklamak istedim ama sen deliriyordun.
Tom tried to explain everything to Mary, but she wouldn't listen.
Tom, Maryye her şeyi açıklamaya çalıştı ama o dinlemedi.
I want the chance to explain everything.
Her şeyi açıklama şansı istiyorum.
I would like to explain everything, but I don't think we have enough time.
Her şeyi açıklamak istiyorum, ancak yeterli zamanımız olduğunu sanmıyorum.
I tried to explain everything, but she didn't believe me.
Her şeyi açıklamaya çalıştım ama ikna olmadı.
But… I didn't get a chance to explain everything to you yesterday.
Ama… dün sana her şeyi açıklama fırsatı bulamadım.
To explain everything. The one simple, elegant equation.
Tek, basit, zarif bir denklemle… her şeyi açıklamak.
But they didn't seem to-to want to listen. I tried to explain everything to them.
Onlara her şeyi açıklamaya çalıştım ama pek dinlemek istemiyor gibiydiler.
Tom tried to explain everything to Mary.
Tom, Maryye her şeyi anlatmaya çalıştı.
That's why you wanted me to explain everything.
Bu yüzden her şeyi açıklamamı istedin.
You need to explain everything, from the beginning… the very, very beginning.
Her şeyi açıklaman gerekiyor, en baştan… En, en baştan.
It would take forever for me to explain everything.
Her şeyi açıklamam sonsuza kadar sürer.
Itchy, I ain't got time to explain everything now.
Itchy, her şeyi açıklayacak zamanım yok şu an.
It's a little complicated to explain everything.
Her şey açıklanamayacak kadar karmaşık.
I don't have time to explain everything.
Her şeyi açıklamak için zamanım yok.
I don't have time to explain everything now.
Şimdi her şeyi açıklayacak zamanım yok.
Want me to explain everything to you?
Her şeyi açıklamamı ister misin?
Results: 102, Time: 0.0489

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish