çalışıyoruz ama resmen yok demokrat oylarını bulmaya
bulmaya çalışır
bulmaya çalışmanın
bulmayı denemek
bulabilmek için
to findlooking forsearching forhaveso we can
Examples of using
To try to find
in English and their translations into Turkish
{-}
Colloquial
Ecclesiastic
Ecclesiastic
Computer
Programming
To try to find me? Do you think Cicada's gonna come back again?
Sence Cicada geri dönüp beni bulmaya çalışır mı?
There is something more. To try to find one man with nothing more than a page from a journal.
Bir dergiden bir sayfadan başka bir şey olmayan bir adamı bulmaya çalışmak… Daha fazlası var.
Wisconsin, you see the lead, you're looking for the… and the math's just not there. To try to find the Democratic votes.
Çalışıyoruz ama resmen yok. Demokrat oylarını bulmaya Wisconsinde önde kim var görüyorsunuz, Demokratların..
With nothing more to go on There is something more. than a page from an old journal… To try to find one man.
Bir dergiden bir sayfadan başka bir şey olmayan bir adamı bulmaya çalışmak… Daha fazlası var.
Of our planet, people go in search of these in very remote places to try to find them.
Atmosferi geçip yeryüzüne ulaşırlarsa insanlar uzaktaki yerlere gidip bunları bulmaya çalışır.
As you have said I want to try to find happiness as a bride in the House of Chaya.
Dediğin gibi Chaya Hanesinde, bir gelin olarak mutluluğu bulmayı denemek istiyorum.
Places to try to find them. of our planet, people go in search of these in very remote.
Atmosferi geçip yeryüzüne ulaşırlarsa insanlar uzaktaki yerlere gidip bunları bulmaya çalışır.
I told myself in a low voice that it was dangerous that I shouldn't be afraid… to try to find a way out… to become afraid… to start panicking.
Kendime, alçak bir sesle korkmamam gerektiğini söyledim… ki korkmuş olmak tehlikeliydi… paniklemeye başlamak, bir çıkış yolu bulmaya çalışmak.
To take the crimes of your life on his head, in his hands. I know how it feels to try to find someone to kill you, to finish you off.
Seni öldürmek için, işini bitirmek için… birini bulmaya çalışmanın… işlediğin suçlardan aklanıp onları başkasına yüklemenin… nasıl bir his olduğunu bilirim.
I know how it feels to try to find someone To kill you, to finish you off, To take the crimes of your life.
Seni öldürmek için, işini bitirmek için birini bulmaya çalışmanın işlediğin suçlardan aklanıp onları başkasına yüklemenin nasıl bir his olduğunu bilirim.
Another way is to try to find a general antidote to all emotions, and that's by looking at the very nature.
Başka bir yol da, tabiatlarına bakarak bütün duygulara karşı genel bir panzehir bulmaya çalışmaktır.
They have left school to try to find a place in the modern world.
Modern dünyada bir yer bulmaya çalışmak için… okulu
Digg is a communal dynamic to try to find and source the best news, the most interesting stories.
Digg en iyi haberleri ve en ilginç makaleleri bulmaya çalışan ve barındıran bir toplumsal dinamik.
To try to find one man… with nothing more to go on than a page from an old journal.
Elinizde eski bir günlük sayfasıyla bir adamı bulmaya çalışıyorsunuz.
Unfortunately, the police had to wait until there was another victim to try to find more about the serial killer.
Ne yazık ki, polis seri katil hakkında daha fazla bilgi bulmaya çalışmak için başka bir mağdur buluncaya kadar beklemek zorunda kaldı.
I told myself in a low voice that I shouldn't be afraid… that it was dangerous to become afraid… to start panicking, to try to find a way out… to cry or shout or pound the walls.
Ağlamak ya da bağırmak ya da duvarları yumruklamak. Kendime, alçak bir sesle korkmamam gerektiğini söyledim… ki korkmuş olmak tehlikeliydi… paniklemeye başlamak, bir çıkış yolu bulmaya çalışmak.
To start panicking, to try to find a way out… to cry or shout or pound the walls. that it was dangerous to become afraid… I told myself in a low voice that I shouldn't be afraid.
Ağlamak ya da bağırmak ya da duvarları yumruklamak. Kendime, alçak bir sesle korkmamam gerektiğini söyledim… ki korkmuş olmak tehlikeliydi… paniklemeye başlamak, bir çıkış yolu bulmaya çalışmak.
To start panicking, to try to find a way out… that it was dangerous to become afraid… I told myself in a low voice that I shouldn't be afraid… to cry or shout or pound the walls.
Ağlamak ya da bağırmak ya da duvarları yumruklamak. Kendime, alçak bir sesle korkmamam gerektiğini söyledim… ki korkmuş olmak tehlikeliydi… paniklemeye başlamak, bir çıkış yolu bulmaya çalışmak.
Archeologists, environmentalists and international NGOs are joining together to try to find a way to save an 1,800-year-old archeological site, due to be flooded this November by the waters from a new dam.
Arkeologlar, çevreciler ve uluslararası sivil toplum örgütleri, bu Kasım ayında yeni yapılan bir barajın suları altında kalacak olan 1.800 yıllık arkeoloji bölgesini kurtarmanın yollarını bulmaya çalışıyorlar.
So after giving up on the book-- and I had the great honor to be able to join Kleiner Perkins about a year ago, and to work through venture capital on the innovative side, and to try to find some innovations that could address what I saw as some of these big problems.
Kitaptan vazgeçtikten sonra, bir yıl kadar önce Kleiner Perkins ile tanışma ve risk sermayesi ile yenilikler üzerine çalışma şerefine nail oldum. Benim büyük problem olarak gördüğüm meselelere yenilikçi fikirler bulmaya çalıştım.
Turkce
Български
Deutsch
Ελληνικά
عربى
বাংলা
Český
Dansk
Español
Suomi
Français
עִברִית
हिंदी
Hrvatski
Magyar
Bahasa indonesia
Italiano
日本語
Қазақ
한국어
മലയാളം
मराठी
Bahasa malay
Nederlands
Norsk
Polski
Português
Română
Русский
Slovenský
Slovenski
Српски
Svenska
தமிழ்
తెలుగు
ไทย
Tagalog
Українська
اردو
Tiếng việt
中文