TRIGGERING in Turkish translation

['trigəriŋ]
['trigəriŋ]
tetikleme
to trigger
tetikleyerek
triggering
in a matter
tetiklemeden
to trigger
tetikliyor
to trigger
tetikledi
to trigger

Examples of using Triggering in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Yeah, explosives and a triggering device.
Evet, patlayıcı ve tetikleme cihazı.
Down! The Phoenix up there, triggering the spears.
Eğil! Yukarıdaki Anka kuşu mızrakları tetikliyor.
The Phoenix up there, triggering the spears. Down!
Eğil! Yukarıdaki Anka kuşu mızrakları tetikliyor.
Down! The Phoenix up there, triggering the spears!
Phoenix orada, mızrakları tetikliyor. Aşağı!
The Phoenix up there, triggering the spears. Down!
Phoenix orada, mızrakları tetikliyor. Aşağı!
Down! The Phoenix up there, triggering the spears.
Phoenix orada, mızrakları tetikliyor.
The Phoenix up there, triggering the spears. Down!
Phoenix orada, mızrakları tetikliyor.
When the glass comes into contact with something, it shatters, triggering a detonation.
Cam bir şeyle temas ettiğinde paramparça oluyor ve patlamayı tetikliyor.
One of the triggering factors for me was my uncle.
Beni tetikleyenlerden biri de amcam Burt Baskin olmuştu.
That's triggering.
Tetikleyici oldu.
And I think that you purposely failed triggering Bix.
Ve Bixi tetiklemede kasten başarısız olduğunu düşünüyorum.
After triggering the chemical detonator, he would need 15 minutes to act.
Kimyasal patlayıcıyı tetikledikten sonra, 15 dakikaya ihtiyacı olacaktı.
Triggering the blast… now!
Patlamayı tetikliyorum… şimdi!
There's some swelling in the area, which may be preventing light from triggering the cones.
Bölgede biraz şişlik var. Işığın konileri tetiklemesini engelliyor olabilir.
Triggering extreme climate change.
Sıra dışı iklim değişikliklerini tetiklediler.
Recent work in endocrinology focuses on the molecular mechanisms responsible for triggering the effects of hormones.
Endokrinolojideki son çalışmalar, hormonların etkilerini tetiklemekten sorumlu moleküler mekanizmalara odaklanmaktadır.
That is the nanites triggering his adrenal glands.
Işte bu nanitelerin adrenalin bezesini tetiklemesi.
I can't risk triggering another catastrophe.
Başka bir felaketi tetiklemeyi göze alamam.
You wound up triggering nuclear explosions from the Caspian sea to the Persian gulf.
Hazar denizinden… Basra körfezine kadar nükleer patlamaları tetiklediniz.
Okay, Heidi, what do we know about triggering flashbacks?
Tamam, Heidi. Geçmiş anıları tetiklemek hakkında ne biliyoruz?
Results: 207, Time: 0.0752

Top dictionary queries

English - Turkish