VOTING in Turkish translation

['vəʊtiŋ]
['vəʊtiŋ]
oylama
to vote
oy
vote
ballots
voter
polling
oye
oy vermek
to vote
seçmen
voter
choose
pick
electoral
constituent
voting
the electorate
constituency
seçimler
choice
election
electoral
choose
campaign
pick
polling
oylamaya
to vote
oylamanın
to vote
oylamada
to vote
oy verme
to vote
oy vermeyi
to vote
oy vermeye
to vote
oyu
vote
ballots
voter
polling
oye
oy kullanmamı
vote
oy kullanmak
vote
oyların
vote
ballots
voter
polling
oye
seçimleri
choice
election
electoral
choose
campaign
pick
polling

Examples of using Voting in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Some people think that the voting age should be lowered to 16.
Bazı insanlar oy verme yaşının 16ya düşürülmesi gerektiğini düşünüyor.
Representative Oliverson voting aye.
Temsilci Oliverson,'' Kabul'' oyu verd.
Voting is a civic duty, but… Your trousers are very tight.
Pantolonun çok sıkı. Oy vermek bir yurttaşlık görevidir ama.
I mean, he's five years off voting! He's 13!
Daha oy kullanmaya beş yılı var. 13 yaşında!
Unless you plan on voting for Greg Sullivan.
Tabii Greg Sullivana oy vermeyi planlıyorsanız… bu dediklerimi unutabilirsiniz.
Forward worth voting for. Where the Democrats put somebody.
Demokratların oy vermeye değecek birini aday gösterdikleri bir dünya.
The Southerners cheered because President Kennedy wanted to pass voting laws for colored people.
Güneyliler alkışladılar, çünkü Başkan Kennedy siyahların oy verme yasalarını geçirmek istemişti.
A whole lot of people are about to do a whole lotta voting.
Bir sürü insan… bir sürü oyu yapmak için.
Next chief director. We will now start the voting for the Taekang Medical Foundation's.
Yeni başmüdürünü seçmek için Taekang Tıp Vakfının oylamaya yapmaya başlıyoruz.
I want a world where the Democrats will put somebody up there worth voting for.
Demokratların oy vermeye değecek birini aday gösterdikleri bir dünya.
I like voting.
Oy vermeyi seviyorum.
Gentlemen, voting to elect Truro's next Member of Parliament will now commenoe.
Beyler, Truronun yeni Parlamento Üyesini seçmek üzere oy verme işlemi başlayacak.
If there's no one else… we will begin the voting.
Baska kimse yoksa oylamaya baslayacagiz.
Voting that Texas hick Bush for President.
Başkanlık için Teksaslı hödük Busha oy vermek.
For text voting.
SMS ile oy kullanmak için.
Some countries make voting compulsory.
Bazı ülkeler oy vermeyi zorunlu kılar.
A guy worth voting for.
Oy vermeye değer bir adam.
My daughter told me you don't want me voting Yes. in today's board meeting.
Evet. Kızım bugünkü toplantıda oy kullanmamı… istemediğini söyledi.
We will begin the voting. If there's no one else.
Başka kimse yoksa oylamaya başlayacağız.
To limit Surgutneftegaz's influence, the Hungarian company changed its shareholder voting rules.
Macar şirket, Surgutneftegazın etkisini sınırlandırmak için hissedarların oy verme kurallarında değişiklik yaptı.
Results: 1056, Time: 0.0727

Top dictionary queries

English - Turkish