AÇIKÇA in English translation

clearly
belli
net
açıkçası
kesinlikle
apaçık
şüphesiz
aşikâr
bariz
açıkça
bariz bir şekilde
openly
açık
alenen
apaçık
açıktan
uluorta
aleni
obviously
belli
açıkçası
elbette
kesinlikle
anlaşılan
aşikâr
bariz
apaçık
görüldüğü üzere
görüldüğü gibi
explicitly
özellikle
açıkça
bariz bir şekilde
frankly
açıkçası
doğrusu
aslında
açıkcası
açık
dürüst
i̇çtenlikle
plainly
açık
apaçık
sade
publicly
alenen
halka
açıkça
herkesin önünde
kamuoyu önünde
kamuoyuna
kamuya
herkesin içinde
halkın
halka açık bir şekilde
simply
sadece
yalnızca
sırf
tek
kısacası
basitçe
kolayca
kısaca
açıkça
adeta
distinctly
iyi
kesinlikle
belirgin
net
açıkça
belirgin bir şekilde
çok
bariz şekilde
evidently
belli
anlaşılan
açıkçası
açık
görünüşe göre

Examples of using Açıkça in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Doğru yolu bulan ruhların çarpıldıkları ceza… cimriliğin ne olduğunu gösteriyor açıkça.
Is here made manifest, in this purgation of converted souls! What avarice doth.
Niye biliyor musunuz? Çünkü kafama şapka taktığımı açıkça hatırlıyorum.
Know why? Because I distinctly remember putting a hat on top of my head.
Yani doğayı yok eden izlerimizi açıkça başka ülkelere taşımış oluyoruz.
So we are simply moving our footprint on destroying nature to another country.
Yani açıkça geri çekildiğinizi itiraf ediyorsunuz, Er Ferol?
So you freely admit, Private Ferol, that you retreated?
Açıkça rahatsız edilmek istemediğimi belirtmiştim.
I specifically asked not to be disturbed.
Sana açıkça bir şey sormama izin verir misin?
Let me ask you something straight out?
Sana açıkça söyledim, senin kişisel hayatın beni ilgilendirmiyor.
I expressly told you not… Your personal life is of no interest to me.
Farklılıklarımızı açıkça ve dürüstçe kabul etmemiz gerekiyordu.
We had to have open and honest recognition of our differences.
Şu Teğmen Agathon'' bir düşman ajanı ile açıkça arkadaşlık yapmış ve onu hamile bırakmış.
This Lieutenant Agathon has fraternized with and evidently impregnated an enemy agent.
bence bu açıkça en iyisi.
I think this is simply the best title.
Açıkça konuşabilir miyim, efendim?
Permission to speak freely, sir?
Sana bunu açıkça ve kesin bir şekilde söylüyorum.
I'm telling you this outright, and for certain.
Sana bir program gönderdim ve açıkça söyledim ki bekle bir saniye.
I sent you the schedule and I specifically said… Hang on.
Capote… bunu kitabında açıkça söyler misin lütfen?
Will you get that straight in your book, please? Capote?
Senden açıkça yapmamanı istediğim halde sen elmasları araştırıyordun.
You're investigating diamonds, which I expressly asked you not to do.
Eğer bana söylemezsen, açıkça Seni keserim.
If you don't tell me, I'm gonna cut you open.
Ağır silahlarla donanmış askerler, yüzlerce öğrenciyi, dün gece ve bu sabah açıkça öldürdüler.
Heavily armed troops evidently killed hundreds of students last night and this morning.
Çünkü kafama şapka taktığımı açıkça hatırlıyorum.
Because I distinctly remember putting a hat on top of my head.
Bana açıkça, önceden hiç sağlıklı bir ilişkin olmadığını söyledin.
You said to me, point-blank, that you had never been in a healthy relationship before.
Ama açıkça konuşabilir miyim?
But if I may speak freely.
Results: 4901, Time: 0.0419

Top dictionary queries

Turkish - English