BIR TARAF in English translation

side
yan
taraf
tarafından
yanında
kenar
yakası
yönünü
party
parti
ekibi
way
böyle
mümkün
öyle
yolu
taraftan
şekilde
bir yol
imkanı
yöne
şekli
sides
yan
taraf
tarafından
yanında
kenar
yakası
yönünü
entity
varlık
taraf
mevcudiyet
part
yarı
kısmen
bir parçasi
kısmı
bir parçası
bölüm
rolü
dahil
tarafı
bölümünü

Examples of using Bir taraf in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Umarım kararımızda, kişisel bir taraf olmadığını anlarsın.
I hope you will understand there is nothing personal in our judgment.
Bu üzerinde çalıştığım bir taraf projesi.
It's a side project I have been working on.
Boğazsının kesilmesinde komik bir taraf.
There's nothing funny about having your throat slit.
Benim hakkımda bir ahmak vermiyorsun Veya herhangi bir taraf hakkında.
You don't give a whit about me or about any of the party.
Eskiden sende kuvvetli… bir taraf olduğunu düşünürdüm.
I used to think you had this strong inner core.
Ama benim için hikayesinde her daim farklı bir taraf vardı.
But to me there was always something different about this story.
Artık sadece tek bir taraf var.
There is only one faction now.
Ne yapıp yapmadığın konusunda bir taraf tutmuyoruz.
We take no position on what you did or didn't do.
Tarafımızı seçtik… burada herkesin eşit olduğu bir taraf. Biz seçtik.
We chose. We just chose the side that said everyone in here is equal.
Kimin umurunda? mesele bir şakayı satabilmek. Mesele bir taraf tutmak değil.
It's not about side, Who cares? it's about selling the joke.
Bir taraf eski meslektaşın David Whele öncülüğünde,
One side is led by a former colleague of yours,
Kararlılık durumundaki gidişat ancak bir taraf yeterince acı çektiğinde gerçekleşir. Prensiplerinden ödün vermeye razı olduğunda.
A state of affairs in which resolution only comes when one side has suffered enough pain it's willing to concede its principles.
Normalde böyle durumlarda bir taraf diğerinin hisselerini alır tabii ikiniz beraber oranın sahibi olmak istemezseniz.
Typically, in situations like this, one party will buy the other out, unless you're interested in joint ownership.
Bir taraf bunu derken, diğer taraf
One side says this and another side says that no,
Bir taraf, kükrer veya gücünü gösterir… bir an önce durumu kontrolü altına almaya çalışır.
One party, through bluster or leverage, claims control of the situation right away.
Böyle düşünmemem gerektiğini biliyorum; fakat insanlar ne zaman birbirlerine yaklaşsalar, bir taraf daha fazlasını bekler.
Even if I admonish myself not to think this way, but when people get closer to each other, they expect more to each other.
Bosnalı Sırplar BHye karşı sadakatlerini SCnin meşru ve kalıcı bir taraf olarak kabul edilmesi şartına bağlarken, Bosnalı Müslümanlar birleşik bir ülke talebiyle buna karşı çıkıyorlar.
Bosnian Serbs condition their loyalty to BiH by acceptance of RS as a legitimate and permanent entity, while Bosnian Muslims oppose this, demanding a united country.
Bir taraf gelir ve herkes eğlenceli… büyük bir sosyal etkinlikmiş gibi park yerinde toplaşırdı.
Gather in the parking lot like a big, fun social event. One side would show up and everyone would.
Bence bir taraf seçmeden önce Adelenin eski sevgilisinin şarkılarını duymayı beklemeliyiz.'' Adele de kim?
I feel like we should wait to hear"Adele's ex-boyfriend's songs before we choose sides." Who's Adele?
Yanlış taraftasın. Yanlış bir taraf olması mı gerekli?
Does there have to be a wrong side? Wrong side of the tracks for you, isn't it?
Results: 456, Time: 0.0562

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English