Examples of using Gelse in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Ne zaman yanıma gelse kusacak gibi oluyorum.
Bir köpek bile gelse, değişiklik olur!
Ne zaman eve gelse, dışarıda ondan uzak durmaya çalışırdım.
Adamın gelse iyi eder.
Dünyanın sonu bile gelse, seni koruyacağım.
Ne zaman buraya gelse buranın sahibi gibi davranırmış!
Anthrax bizim eve gelse süper olmaz mıydı?
Öyle bir şey başıma gelse, hayatımı izole bir odada geçirirdim.
Eve gelse iyi olur.
Ne zaman birisi kapıya gelse, o kişinin sen olmasını umuyordu.
Gerçekten Ed ne zaman gelse burası savaştan çıkmışa dönüyor.
Geri gelse bile… Beni bulup bulamayacağını bile bilmiyorum.
Büyük silahlarıyla savaşa gelse bile benim silahlarım daha büyük.
Gelse bile, kendi annesinin cenazesinde ateş edecek değil ya.
Tekrar gelse hatırlanacak biri mi?
Jake gelse iyi olacak.
Erkek arkadaşım da gelse olur mu?
Gelse bile, kendi annesinin cenazesinde ateş edecek değil ya.
Büyükannem erken gelse iyi olur.
Bu bizim başımıza gelse ben de seni kabul ederdim. Bunu anlayabiliyorum.