Examples of using Gitmekte in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Afrikanın gitmekte olduğumuz bölgesi bir hayli önemli değişikliklere gebe.
Gelip gitmekte özgür olmalıyım ya da ölürüm.
Gitmekte olduğun toprakları, ikinci cennet olarak düşünebilirsin.
Eve gitmekte olduğunu duydum.- Selam.
Zorluk oraya gitmekte ve anahtar ise yörüngeye girmek.
Eğer dövüşürsem… gitmekte serbest olduğumu söylediler.
Eğer dövüşürsem… gitmekte serbest olduğumu söylediler.
Gelip gitmekte serbestim, vücudumu mektup yazmak için kullanıyor.
Hanfendi buradan hoşlanmadıysa gitmekte özgür, sonra tekrar görüşürsünüz.
Siz yetişkinler eve gitmekte acele etmek istemezsiniz değil mi?
Chicagoya gitmekte sorunların olduğunu duydum?
Neden hep yalnız gitmekte ısrar ediyorsun?
Kahvaltıya gitmekte sen ısrar ettin.
Efendim. Gitmekte ısrarcıysanız bari dışarıdaki duruma bakayım!
Efendim. Gitmekte ısrarcıysanız bari dışarıdaki duruma bakayım!
Burda gitmekte ciddi misin? Dinle.
Gitmekte özgürsün, anlaşma iptal olacak!
Oraya, herkesten önce gitmekte kararlıydı, öyle de yaptı.
Tom eve gitmekte acele etmedi.
Tamam, Bay James, gitmekte serb.