GITMESI in English translation

go
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
leave
terk
ayrılmak
birak
bırak
git
gidin
çık
kalsın
terket
ayrılın
to get
almaya
var
bulmaya
gitmek
getirmeye
alacağım
ulaşmaya
elde etmek
girmek
yakalamaya
going
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
goes
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
gone
git
gidin
gidip
gidelim
yürü
gideriz
bakalım
dönün
gir
leaving
terk
ayrılmak
birak
bırak
git
gidin
çık
kalsın
terket
ayrılın
left
terk
ayrılmak
birak
bırak
git
gidin
çık
kalsın
terket
ayrılın

Examples of using Gitmesi in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Onun gitmesi durumun geyliğini hiç mi hiç azaltmadı.
Her leaving did not make this feel less gay.
Seni uyandırmak istemedi. Hayır. Teto? Tetonun gitmesi gerekti?
Teto had to leave No. and didn't want to wake you up. Teto?
Bir kişinin bile gitmesi tüm veritabanına yansır.
Even a few people leaving would reverberate through the entire user base.
O deli karıların gitmesi benim suçum mu?
It's my fault those crazy broads left?
An2} Belki gitmesi için iyi bir sebebi vardı.
But she may have a good reason for leaving.
Babam ve büyükannemin gitmesi… beni çok germişti.
It was very stressful for me that Dad and Grandma left.
Kang Kyung Joonun gitmesi ve Seo Yoon Jaenin gelmesi gereken yer.
The place Kang Kyung Joon left and Seo Yun Jae was coming to.
Héloïsein gitmesi herkes için iyi oldu.
Héloïse leaving is best for everyone.
Annemin gitmesi, babamın bana yaptıkları.
Mother leaving, what… what my father did to me.
Peterın gitmesi bence annemin pek umurunda değil.
I don't think mom cares that much that Peter left.
Marionun gitmesi onun suçu.
It's his fault Marion left.
Lord Bellasisin savaşa gitmesi yüzünden olduğunu sanmıştım.
I thought it was simply Lord Bellasis leaving for the battle.
Lord Bellasisin savaşa gitmesi yüzünden olduğunu sanmıştım.
Lord Bellasis leaving for the battle.
O kişinin gitmesi, senin için çok mu zor olacak?
If that person left, it would be difficult for you?
Ve ocakta yemek olmasına rağmen ailenin evden gitmesi?
And your parents leaving the house with dinner still in the oven?
Sabah bir sürü insanın işe gitmesi gerekmeyecek.
Early in the morning, most people won't have left for work.
Hong Konga gitmesi gerekirdi.
She must have left for Hong Kong.
Yok kızım, nereden çıkartıyorsun? Ne gitmesi, ne kayığı?'' dedim?
I told her,"What leaving, what boat?
Yemek yedik… Saat 10:00 gibi gitmesi gerekiyordu.
We ate… and he must have left about ten o'clock.
Endişelendin, ama sürü birlikte. Ve kızının gitmesi konusunda- Fakat.
But… And you were just worried about your daughter leaving, but the pack is together.
Results: 3677, Time: 0.058

Top dictionary queries

Turkish - English