Examples of using Imkân yoktu in Turkish and their translations into English
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Seninle evlenmeme imkân yoktu.
Dr. Hahn Yahudi olduğundan Almanyada kalmana imkân yoktu.
Devam etmemize imkân yoktu.
O bölgede… çıkış yapmak için pek imkân yoktu.
Ve vurulabileceklerini bilmesine imkân yoktu. Memur Martinezin Memur Day veya Bay Crumın oraya çoktan geldiklerini.
Ve vurulabileceklerini bilmesine imkân yoktu. Memur Martinezin Memur Day veya Bay Crumın oraya çoktan geldiklerini.
Pattersonın bu görevin, kendi hayatının ve bizim hayatlarımızın gidişatını nasıl değiştireceğini bilmesine imkân yoktu.
Seni koymama imkân yoktu Birkaç yıl sonra erkek arkadaşım Doug
Tanner finişe kadar arazili aracıyla devam ederken benim de Adamın kazanmasına izin vermeme imkân yoktu.
Nick, kıyametin anahtar parçasıysam, ki görünüşe göre öyleyim, babamın bunu bilmesine imkân yoktu, değil mi?
Bana bir şaplak atmak istediğini biliyorum ama Quinni bilmeme imkân yoktu.
Okyanusunu olmadan atmosferden karbondioksiti yakalayıp mineral olarak depolamasına imkân yoktu.
Birkaç yıl sonra erkek arkadaşım Doug ve ben ayrıldığımızda, ve o gitti… seni koymama imkân yoktu.
Balkanlarda birliklerin azlığında, Bizansın şehirler arasında güvenli iletişim sağlamasına imkân yoktu.
Öyle bir şey olmasına imkân yoktu.
Takviye çağırılmasını emretti, bunu kendi başına halletmesine imkân yoktu.
Bilmene imkân yoktu.
Bunu bilmeme imkân yoktu, anlıyor musun?
Bilmenize imkân yoktu.
Hangisinin Freebo olduğunu bilmemize imkân yoktu.