KABUL ETMEK in English translation

accept
kabul
kabullenmek
razı
to admit
kabul etmek
itiraf etmek
kabullenmek
take
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
agree
kabul
hemfikir
katılıyorum
razı
katılmak
mutabık
aynı fikirde
konusunda
anlaştık
konusunda anlaştılar
acknowledge
kabul
onaylayın
kabullenmek
tanımak
anlaşıldı
itiraf
etmeyin
to receive
almaya
kabul etmek
alan
alacak
ağırlamaktan
karşılamaya
onlar nail olacaklar
concede
kabul etmek
teslim
kabullenmek
kabul eder
acceptance
kabul
kabullenmek
accepting
kabul
kabullenmek
razı
taking
al
almak
alıp
alacak
kabul
alman
sürer
götür
alın
götürün
acknowledging
kabul
onaylayın
kabullenmek
tanımak
anlaşıldı
itiraf
etmeyin
accepted
kabul
kabullenmek
razı
agreeing
kabul
hemfikir
katılıyorum
razı
katılmak
mutabık
aynı fikirde
konusunda
anlaştık
konusunda anlaştılar

Examples of using Kabul etmek in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Bunu kabul etmek zorundayım.
I gotta concede that.
Sana yardım edeceksem birkaç şeyi kabul etmek zorundasın.
If I'm going to help you, you have to agree to a few things.
Gelmemek suçlu olduğumu kabul etmek olurdu.
Not coming would be an admission of guilt.
gerçekten kim olduğumuzu kabul etmek zorundayız.
we have to acknowledge who we really are.
Hükümet Almanların taleplerini… kabul etmek için karar vermeli.
The demands of the Germans, Government should decide for accepting.
Tom henüz ziyaretçi kabul etmek için hazır değil.
Tom isn't yet ready to receive visitors.
O zaman aynı fikirde olmama fikrini kabul etmek zorundayız.
Well, then I guess we will just have to agree to disagree.
Yani sana ne sunarlarsa kabul etmek zorundasın.
I mean, you're gonna have to take whatever they offer you.
Onların uzmanlık alanlarını kabul etmek zorundayım.
I have to concede to their fields of expertise.
Ana unsur ise kabul etmek.
The ultimate goal is acceptance.
Ben kazanırsam ilişkimizi kabul etmek zorundasın.
If I win, you have to acknowledge our relationship.
Bu anlasmayi kabul etmek en iyi secenek.
Taking this deal is the best choice.
Bilginiz olsun, Katherine Watson, Kaliforniyadan kaçabilmek için bu işi kabul etmek zorunda kaldı.
For your information Katherine Watson had to take this job to escape from California.
Bayan Dunbarın tecrübe eksikliği sorunu olduğunu kabul etmek zorundayım.
I have to agree that Ms. Dunbar's lack of experience is a concern.
Tereddüt ve kabul etmek.
Demurral and acceptance.
Ve sonra herkes… beni kabul etmek zorunda kalacaktı.
And then everyone… would have to acknowledge me.
Yalan söylediğini kabul etmek gerçeği bulmanın en iyi yoludur.
Acknowledging a lie is often the best path to finding the truth.
Anlaşmayı kabul etmek ve Quentine sorunu çözmesine izin vermek sağlayabilir.
Taking the deal, and letting Quentin try and fix the problem could.
Öyleyse sizi kabul etmek benim için onurdur.
Then it is my honor to receive you.
Bay Rajpal müvekkilinizin hatalı olduğunu kabul etmek zorundasınız.
Mr. Rajpal… you have to agree that your client is at fault.
Results: 1628, Time: 0.0434

Word-for-word translation

Top dictionary queries

Turkish - English