DAVALARI - превод на Български

случаи
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle
дела
duruşma
dosya
davası
dava
yaptın
eseri
mahkemem
процеси
süreçler
işlemler
davalar
prosesleri
mahkemeleri
duruşmalar
вражда
düşmanlık
davası
kavgası
kan davası
husumet
arasında
каузата
davamız
amacı
dava
neden
sebep
gayemiz
искове
talepler
iddiaları
dava
davaları
случаите
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle
делата
duruşma
dosya
davası
dava
yaptın
eseri
mahkemem
случай
vaka
olay
durum
dosya
münasebetiyle
davayı
dava
ihtimalle
дело
duruşma
dosya
davası
dava
yaptın
eseri
mahkemem
вражди
düşmanlık
davası
kavgası
kan davası
husumet
arasında

Примери за използване на Davaları на Турски и техните преводи на Български

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
Sigorta davaları geldiğinde, Bruiser genellikle benim göz geçirmemi ister.
Брузър обикновено ме моли да преглеждам делата за застраховки когато пристигнат.
Savinin davaları var.
Сави има дела.
Tannerın davaları, transkriptler, temyizler, kararlar.
Случаите на Танър, преписите, обжалванията, решенията.
Hukuk davaları tatsız olabilir.
Гражданското дело може да загрубее.
Cinayet davaları karışıktır.
Делата с убийство са сложни.
Çünkü Nancy Drew tüm davaları çözmüştür.
Защото Нанси Дрю разрешава всеки случай.
Ve bu kan davaları on yıllarca sürebilirdi?
И тези кървави вражди могат да траят десетилетия?
Davaları çözüşünü seviyorum.
Обожавам как решаваш случаите.
Suç davaları çok detaylı ve tahmin edilemeyen süreçlerdir.
Наказателното дело е подробен, непредвидим процес.
Böyle gidersen bütün zor davaları 18. mahkemeye vereceğim?
От сега нататък, ще ти давам всички трудни случай на"18". Споразумяхме ли се?
Fakat bu prosedürler kaçak elektrik kullanımıyla ilgili davaları kapsamıyor.
Тези процедури обаче не обхващат делата за кражби на електричество.
Davaları benim seçeceğimde anlaşmıştık, karışmak yoktu.
Вие се съгласи да вдигне случаите, няма намеса.
ne de davaları unuturum.
никога не забравям нито лице, нито случай.
Son 5 yılda Yargıç Ellerbeenin idare ettiği bütün hukuk davaları.
Всяко гражданско дело на съдия Елърби през последните 5 години.
Vukceviç ve Brammertz, mahkeme ve Hırvatistan Savcılığının Belgrada havale ettikleri davaları görüştüler.
Вукчевич и Брамерц обсъдиха делата, които Трибуналът и хърватската прокуратура са поверили на Белград.
Davaları bu şekilde mi çözüyorsunuz?
Така ли разрешаваш случаите?
Biz elbette bu davaları takip edeceğiz.
Ще следим, разбира се, този случай.
Davaları biliyorum, bir şekilde bağlantıları var.
Знам, че случаите са свързани.
Sizlerin, kimsenin almayacağı davaları aldığınızı duydum.
А вие приемате случай, които никои друг не иска.
Hayır, peşine düşeceğiniz davaları seçebilirsiniz.
Не. Но си избираш случаите.
Резултати: 164, Време: 0.0669

Най-популярните речникови заявки

Турски - Български