Примери за използване на Yoğundur на Турски и техните преводи на Български
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
zamanın son derece eğimli olduğunu söyler böylece deliğin merkezi son derece yoğundur.
Kısadır, ancak o kadar yoğundur ki“ elektrik çarpması” gibi bir hisse neden olur.
Oradaki hava boşluğu, Dünya üzerinde günümüzde en iyi teknolojilerle yaratılabilecek en fazla vakumdan daha az yoğundur.
yerçekimi o kadar düşük ve atmosfer o kadar yoğundur ki, eğer elinizde küçük kanatlar varsa uçabilirdiniz.
Bu bölge öylesine yoğundur ki foton, sürekli Hidrojen ve Helyum atomları gibi diğer parçacıklarla çarpışır.
Bu nötron yıldızı o kadar yoğundur ki, nötron yıldızından sadece bir çay kaşığı dolusu malzeme alsanız bu malzemenin ağırlığı Everest Dağı ndan daha ağır gelecektir.
Oluşan kara delik o kadar yoğundur ve öyle bir çekim kuvvetine sahiptir
Bu yağışlar o kadar yoğundur ki bunu kan zannederler.
Bir atom bombası patladığında ısı o kadar yoğundur ki kumdaki silikonu eriterek cam haline dönüştürür.
Karın ağrısı o kadar yoğundur ki, oturamaz ya da rahat bir pozisyon bulamazsınız.
Çünkü karadeliklerin kütleçekim gücü öyle yoğundur ki hiçbir şey, ışık
Gelip sana hoşça kal demek istedim ama eminim gündemin çok yoğundur ne de olsa artık Kralsın.
Çok yoğun bir gün geçirdim.
Bay Carvelle çok yoğun bir adam ve bunun planlanmamış bir görüşme olduğunu bilin.
Çok yoğun bir akşamdı.
Yoğun bulut kümeleri kuzeydoğuya gidiyor efendim.
Yoğun bir gün Bay Hammond.
Herkesin çok yoğun ve birbirinden uzak olduğu dönemden önceki zamanları.
Şu yoğun, gri, yağlı beyinler.
Trafik yoğun, anne, öğlen çıktım, ancak gelebildim.