Pulled Ingilizce kullanımına örnekler ve bunların Turkce çevirileri
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
She pulled the door open.
I pulled a list of women who donated the viable eggs.
So she was alive until you withdrew care, until you pulled the plug?
Yani, o aslında yaşıyordu. Ta ki siz fişini çekene kadar?Lexie Grey pulled the plug on your wife, she's my sister.
Benim kardeşim. Karının fişini çeken Lexie Grey.Crashed here. Doc and the others pulled me from the crash.
No, I pulled the pin, I tossed the grenade.
Tom pulled the door open.
Tom kapıyı çekerek açtı.It was wired from the inside, so the opening and closing of the door pulled the pin.
Pulled his dad's records from the Pentagon.
Pentagondan babasının dosyalarını çıkarttım.And the pony that pulled us here today is 3rd generation.
Bir midilli atım. ve bizi buraya kadar çeken üçüncü kuşak.Somebody must have pulled the wrong switch. I don't know.
I pulled mine, and… Before he could pull the trigger, he fell.
Ben benimkini çektim ve… O tetiği Tom pulled the door closed.
Tom kapıyı çekerek kapattı.Pulled his records.
Kayıtlarını çıkarttım.Hitler refused, so the military pulled.
Hitler reddetti, bu yüzden ordu çekildi.Yes, it's mine. I put the quarter in the machine and I pulled the lever.
Evet, benim. Çeyreği makineye koyup kolu çeken benim.You pulled the gun first. You're no better than him.
I don't know. Somebody must have pulled the wrong switch.
Biri yanlış anahtarı çekmiş olmalı.- Bilmiyorum.Tom pulled the door shut.
Tom kapıyı çekerek kapattı.Fire lever pulled.
Yangın söndürme kolu çekildi.
