AFFINITY in Turkish translation

• afinite
• yakınlık
• affinity
• bağının
• ilişkiyi
• afinitesini
• i̇lginlik
• ilginlik

Examples of using Affinity in English and their translations into Turkish

Selina. My affinity.
Selina, benzerim benim.

In-in random places. An affinity for putting improvised explosives.
Rastgele yerlere el yapımı patlayıcılar koyma eğiliminde.

Generic Affinity.
Genel Benzerlik.

She is childlike in some regards. Perhaps she has an affinity toward animals.
Bazı yönlerden çocuk gibi, belki hayvanlara ilgisi vardır.

Yeah, well, they call these affinity crimes… people who prey on fellow members of ethnic groups.
Evet, buna yakınlık suçları diyorlar insanların etnik gruplardan hangisinde dua ettiğiyle ilgili.

Not the slightest artistic tradition or affinity with accepted artistic ideals can be found in Blunch or his colleagues.
Blunch ve meslektaşlarında genel kabul görmüş sanatsal ideallerle karşılaştırdığımızda en ufak bir sanatsal gelenek veya yakınlık bulunamaz.

to that of hemoglobin, with binding of substrate to one active site altering the affinity of the other active sites for substrate molecules.
bir substratın aktif bölgeye bağlanması, diğer aktif bölgelerin substrat moleküllere olan afinitesini değiştirir.

So using affinity analysis and association rule mining, we determined that this crime must have been committed by a partnership.
İlginlik analizi ve birleştirme kuralı madenciliğini kullanarak bu suçun mutlaka bir ortaklıkla işlenmiş olması gerektiğini belirledik.

Given the results of the interviews, why don't you give us some time to revisit our affinity analysis?
Görüşmelerin sonucuna bakılırsa ilginlik analizimizi tekrar ziyaret için müsaade alsak?

I think the courts have shown a certain, let's say, affinity to corporations like North Guard
Sanırım mahkemeler, kurumlardaki benzerlikleri diyelim, North Guard

It looks as though your boy has lost the Rivers' affinity so he may as well just settle down in Brittany with a nice fat peasant girl.
Görünen o ki oğlun Riverslerin ilgisini kaybetmiş bu yüzden güzel, tombul bir köylü kızıyla birlikte Britanyaya yerleşebilir.

Because the specificity constant reflects both affinity and catalytic ability, it is useful for comparing different enzymes against each other,
Özgüllük sabiti hem affinite( bağlanma eğilimi), hem de katalitik yeteneği içerdiği için farklı enzimleri birbiriyle kıyaslamakta,

And this team as a whole… that's become problematic. Keaton clearly held an affinity for Zapata.
Keaton açıkça Zapata için bir yakınlık düzenledi ve bu takım bir bütün olarak… Bu sorunlu hale geliyor.

This affinity depends on the type
Bu yatkınlık antijen/MHC kompleksinin tipine

And I doubt not, but that love and affinity which I spoke of at the beginning shall never be dissolved
En başta bahsettiğim bu sevgi ve yakınlık, aramızdan hiç eksik olmayacak ve sona ermeyecek.

they have a negative electron affinity.
onlar negatif elektron ilgisine sahiptir.

which have greater affinity for the D2 binding site, are associated with high risk for tardive dyskinesia.
D2 reseptörlerine bağlanma afinitesi ne kadar çoksa bununla ilişkili olarak tardiv diskinezi riski o denli yüksektir.

aim to measure the affinity with which the enzyme binds this substrate and the turnover rate.
enzimin substratına bağlanma afinitesini( ilgisini) ve devir hızını ölçmeyi amaçlar.

the Federación Anarquista Ibérica(FAI), an association of anarchist affinity groups, was created in Valencia.
Valenciada İberya Anarşist Federasyonu( Federación Anarquista Iberica- FAI) kuruldu.

As a consequence, if two protein kinase inhibitors both bind in the active site with similar affinity, but only one has to compete with ATP,
Dolayısıyla, eğer iki protein kinaz inhibitörü aktif bölgeye benzer afinite ile bağlanırsa, ama biri ATP ile yarışmak zorunda ise,