Examples of using Don't confuse in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
Don't confuse us, son.
Kafamızı karıştırma, oğlum.Don't confuse me anymore!
Yeter artık kafamı karıştırma lütfen!Don't confuse them, it would be terrible!
Onları sakın karıştırma, bu korkunç olurdu!Don't confuse the man, Rog.
Adamın kafasını karıştırma, Rog.Here he comes. Don't confuse me.
Kafamı karıştırma.- İşte geldi.Don't confuse me. Oh, here he comes.
Kafamı karıştırma.- İşte geldi.Don't confuse me, Doctor.
Aklımı karıştırma doktor.Don't confuse that with tipsy.
Karıştırma sakın, kusacak.Don't confuse these folks!
İnsanların kafasını karıştırma!Don't confuse people.-What, berries?
İnsanların kafasını karıştırma.- Ne, ufak meyva mı?Don't confuse the girl.
Kızın kafasını karıştırma.There"? Don't confuse the man, Rog?
Adamın kafasını karıştırma, Rog. Orada'' ha?Don't confuse him.
Adamın kafasını karıştırmasana.Don't confuse Eun-sung. So.
Bu yüzden… Eun-sungun kafasını karıştırma.Don't confuse me now.
Şimdi beni karıstırmayın.Yun, please don't confuse me.
Yun, lütfen kafamı karıştırma.Don't confuse that with robbing, which means the removal of the barrow's contents.
Bunu höyüklerin içindekilerinin çıkarıIması anlamına gelen hırsızlıkla sakın karıştırmayın.Don't confuse defending yourself with using a weapon.
Silah kullanarak kendini korumak konusunda sakın kafan karışmasın.Above all, don't confuse me.
Her şeyden önce, benim kafamı karıştırmayın.Don't confuse a job with your life.
İşinle hayatını sakın karıştırma.
