Examples of using Looking in the mirror in English and their translations into Turkish
{-}
-
Colloquial
-
Ecclesiastic
-
Ecclesiastic
-
Computer
-
Programming
I stopped looking in the mirror.
Ben aynaya bakarak durdu.I would think you could just solve your problems by looking in the mirror.
Sadece aynanın karşısına geçerek sorunlarını çözebileceğini düşünüyorum.I see her looking in the mirror.
Onu aynaya bakarken görüyorum.Looking in the mirror.
Aynaya bakarakmış.Looking in the mirror before noon.
It's like looking in the mirror.
Men do it too, you know. Just looking in the mirror.
I don't know. Looking in the mirror every day and seeing nothing there.
Bilemiyorum. Her gün aynaya bakıyorum ve hiçbir şey göremiyorum.Looking in the mirror every day and seeing nothing there… oh, i don't know.
Bilemiyorum. Her gün aynaya bakıyorum ve hiçbir şey göremiyorum.Looking in the mirror? what?
Aynaya mı bakıyorsun? Ne oldu?It's like looking in the mirror.
Aynaya bakar gibiyim.Looking in the mirror reminds me of that day.
Aynaya bakinca aklima o günler geliyor.I remember looking in the mirror. Do look in the mirror! .
Looking in the mirror?
Aynaya mı bakıyorsun?Judy spends a lot of time looking in the mirror.
Judy aynaya bakarak çok fazla zaman harcıyor.It's like looking in the mirror.
Aynaya bakmak gibi.Atruly superb teenage boy looking in the mirror must think.
Tam anlamıyla enfes bir ergen aynaya bakarak şöyle düşünür.They couldn't stand looking in the mirror one more day.
Bir gün daha aynaya bakmamış olmalılar.But you're tempting the devil looking in the mirror before noon.
Ama sen şeytana uyuyorsun. Öğleden önce bir daha aynaya bakmalısın.Cause when I used to look at you, it was like looking in the mirror.
Çünkü sana baktığım zaman aynaya bakıyormuşum gibi oluyordu.
