MAN WHOSE in Turkish translation

[mæn huːz]
[mæn huːz]
kapatmis biriyle
amaçsizca
a man whose
stand
kişi
people
person
one
man
guy
individual
only
many
capita
is
olan bir adamı
i̇nsanlardan öylesi
kendisiyle tanıştığımda bilgisinin sınırları da derinliği kadar şaşırtıcı bir adam

Examples of using Man whose in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
A man whose remains were also never recovered… but all thought him dead.
Ve adamdan kalanlar hiç iyileşmedi…,… ama herkes onnun öldüğünü düşündü.
This is charles widmore--the man whose boat is parked offshore.
Bu Charles Widmore- -adanın açığında teknesi duran adam.
A man whose family has shaped Rome's destiny for decades.
Romanın kaderini yıllardır şekillendirmiş bir aileye sahip olan birine.
However, you strike me as a man whose involvement runs a little deeper than that.
Ama bana, bundan daha derin bağlılığı olan biri gibi göründünüz.
And you will meet a man whose stomach offered a window into the wonders of human biology.
Ve midesi insan anatomisinin harikalarına pencere açan bir adamla tanışacaksınız.
And not behoove a man whose name is Pollard.
Ve adı Pollard olan birine yakışmaz.
I pity any man whose last face they see is yours, Felson.
Ölmeden önce göreceği son şey senin yüzün olan kişiye acırım Felson.
I respect a man whose actions are decisive.- Quite the opposite.
Tam tersi. Eylemleri sonuç alıcı olan insanlara saygı duyarım.
You're surprisingly confident for a man whose only course of action is to give me exactly what I want.
Tek yaptığı bana istediğimi… vermek olan bir adam olarak çok fazla… kendine güveniyorsun.
How can a man whose father was in the KKK stand up here and mean the things he said?
Babası KKKda olan bir adam buraya çıkıp söyledikleri şeylerde nasıl ciddi olabilir?
If you stand outside a phone box on a rainy day… and meet a man whose face is hidden by a violet umbrella.
Yagmurlu bir günde, bir telefon kulübesinde… amaçsizca duruyorsaniz… ve yüzünü mor renkli bir semsiye ile kapatmis biriyle karsilasirsaniz… TVye yaklasmanizi öneririm.
My lady, you house and wage one man whose sole occupation is the winding of your clocks!
Leydim, evinizde tek görevi saatleri kurmak olan bir adam bile var!
Great. gotta search for one man whose air's running out in a hundred square yards of tunnels.
Harika. Havası bitmekte olan bir adamı yüzlerce metrekare tünellerde aramamız gerekiyor.
There is the type of man whose speech about this world's life May dazzle thee,
İnsanlardan öylesi vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider
There is the type of man whose speech about this world's life May dazzle thee,
İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına ilişkin sözü senin hoşuna gider
A man whose life was empty.
Hayatı bomboş bir adam.
The man whose balls you crushed.
Taşaklarını ezdiğin adam.
The man whose money you stole.
Parasını çaldığınız adam.
The man whose name Speedy recognized.
Hızlının adını bildiği adam.
The man whose wife and daughter died.
Eşi ve kızı ölen adam.
Results: 1879, Time: 0.0623

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish