MIDDLE-CLASS in Turkish translation

[ˌmidl-'klɑːs]
[ˌmidl-'klɑːs]
orta sınıf
middle-class
the middle class
middleclass
mid-range
mid-level
upper-middle-class
midsize
orta sınıftan
middle-class
the middle class
middleclass
mid-range
mid-level
upper-middle-class
midsize
orta sınıfın
middle-class
the middle class
middleclass
mid-range
mid-level
upper-middle-class
midsize
orta sınıfta
middle-class
the middle class
middleclass
mid-range
mid-level
upper-middle-class
midsize

Examples of using Middle-class in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
As the middle-class population in Southeast Asia expands, there is an increase of more expensive meats and foods becoming a part of the traditional diet.
Güneydoğu Asyadaki orta sınıf nüfus genişledikçe geleneksel beslenmenin bir parçası haline gelen daha pahalı et ve gıdaların artışı söz konusudur.
superstitious, middle-class neighborhood of my grandmother,
batıl inançlı orta sınıf muhitinden dışarıya çıkarak,
There was far more middle-class people who had automobiles than in Germany. So in the United States.
Almanyadakinden çok daha fazla orta sınıftan insanın arabası vardı. Yani ABDde.
That his heir is a middle-class lawyer Mother, Lord Grantham has made the unwelcome discovery and the son of a middle-class doctor.
Anne, Lord Grantham, orta sınıf bir avukatın… vârisi olduğunu… istemeden keşfetti.
This panel of glass is the same panel of glass that occurs in every middle-class front door in America.
Şu cam panel, Amerikada her orta sınıfın ön kapısında gördüğünüz cam panelle aynı.
To brutally murder seven strangers. What we need to find out is how a diminutive, uneducated ex-con convinced a group of middle-class teenagers.
Eğitimsiz bir eski mahkûmun, orta sınıftan bir grup genci, yedi yabancıyı Öğrenmemiz gereken şu, minyon, zalimce öldürmeye nasıl ikna ettiği.
And then I told him he had middle-class white boy eyes, and he said he wasn't really
Ve ben ona orta sınıf beyaz bir çocuğun gözlerine sahipsin dedim,
What we need to find out is how a diminutive, convinced a group of middle-class teenagers uneducated ex-con to brutally murder seven strangers.
Eğitimsiz bir eski mahkûmun, orta sınıftan bir grup genci, yedi yabancıyı Öğrenmemiz gereken şu, minyon, zalimce öldürmeye nasıl ikna ettiği.
And then I told him he had middle-class white boy eyes, And he said he wasn't really middle class.
Ve ben ona orta sınıf beyaz bir çocuğun gözlerine sahipsin dedim, o da bana kendisinin gerçekte orta sınıf olmadığını çünkü ailesinin zengin olduğunu söyledi.
There were a lot of hippie women involved in the natural childbirth movement, but there were also middle-class suburban housewives.
Doğal doğum hareketine katılan bir sürü hippi kadın vardı ama ayrıca orta sınıftan banliyölü ev kadınları da vardı.
Middle-class life in Pittsburgh,
Orta sınıf hayatından kaçırdım
But there were also middle-class suburban housewives. There were a lot of hippie women involved in the natural childbirth movement.
Doğal doğum hareketine katılan bir sürü hippi kadın vardı ama ayrıca orta sınıftan banliyölü ev kadınları da vardı.
I don't want to sound rude. But your arrangements are so classy but, the food's so middle-class.
Kabalık etmek istemem ama düzenlemelerin çok iyi ama yemekler çok orta sınıf olmuş.
l-l-l kidnapped this woman from a very beautiful… middle-class life in Pittsburgh,
bu kadını Pittsburghdeki son derece güzel… orta sınıf hayatından kaçırdım
just another middle-class Jewish wedding.
sadece orta sınıf bir Yahudi düğünü.
which is true. who obviously doesn't know the first thing about cars… At the sight of this middle-class woman.
arabalardan pek fazla bir şey anlamadığı açıkça belli olan yani… Bu orta sınıf kadınının önünde.
Towards anybody who isn't white, middle-class and true blue. The only thing shocking, Dad, is your bigotry.
Tek rahatsız eden, baba, beyaz… orta sınıf ve muhafazakâr olmayanlara bağnazlığın.
The only thing shocking, Dad, is your bigotry towards anybody who isn't white, middle-class and true blue.
Tek rahatsız eden, baba, beyaz… orta sınıf ve muhafazakâr olmayanlara bağnazlığın.
Well, that must have seemed like a funny idea to that foreman: put these two middle-class little white boys out in a cotton field in August in Texas-- it's hot.
İşçibaşının şu iki orta-sınıf beyaz oğlanı pamuk tarlasının ortasına koy hem de Ağustos ayında Teksasta-- hava sıcak.
But hey, nice middle-class girl, nonviolent,
Ama iyi bir burjuva kızı gibisin, şiddete başvurmuyorsun.
Results: 199, Time: 0.0339

Top dictionary queries

English - Turkish