THE CAPABILITY in Turkish translation

[ðə ˌkeipə'biliti]
[ðə ˌkeipə'biliti]
kapasitesine
capacity
capability
capacitance
yeteneği
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
imkanımız
way
opportunity
chance
can
possibility
possible
is impossible
kabiliyeti
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair
becerisini
skill
ability
proficiency
finesse
dexterity
the knack
resourcefulness
ingenuity
kapasitesi
capacity
capability
capacitance
kapasitemiz
capacity
capability
capacitance
kapasite
capacity
capability
capacitance
yeteneğim
talent
skill
ability
gift
aptitude
flair
kabiliyetimiz
ability
gift
talent
aptitude
skill
of competence
of flair

Examples of using The capability in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Of looking yourself in the eyes. At least you have the capability.
En azından siz kendi gözlerinizin içine bakabiliyorsunuz.
To open every door. The geezer's got the capability.
Adam her kapıyı açma gücü var.
We do not know all of its wonders, but I can only assume it possesses the capability for great destruction.
Bütün harikalarını bilmiyor olabiliriz,… ama onun çok büyük yıkım yapma kapasitesine sahip olduğunu varsayabilirim sadece.
Collaborative scheduling- the capability of the software to check schedules and propose meeting times to all of the participants.
İşbirlikçi zamanlama- yazılımın programları gözden geçirme ve toplantı zamanlarını tüm katılımcılara önerme yeteneği.
We have the capability to kill tens of thousands of americans, and we are prepared to do so.
On binlerce Amerikalıyı öldürme imkanımız var ve bunu yapmaya hazırız.
to have the capability to observe, in real time, below 200 nanometers.
gerçek zamanlı olarak, gözlemleme yeteneği var.
it's designed with the capability to eliminate the problem.
bu sorundan kurtulma yeteneği ile dizayn edilmişlerdir.
The capability of the sun shining, the wind blowing and the rain falling, simply isn't enough to add up.
Güneşin parlamasının, rüzgarın esmesinin ve yağmurun düşmesinin toplam kabiliyeti buna yeterli değil.
It needed the capability to send tight-beam messages over 100 light-years or more.
Yüz ışık yılı ya da daha uzun süre boyunca… kompakt-hüzme mesaj gönderebilme kapasitesine ihtiyaç duyuyordu.
Over 100 light-years or more. It needed the capability to send tight-beam messages.
Yüz ışık yılı ya da daha uzun süre boyunca… kompakt-hüzme mesaj gönderebilme kapasitesine ihtiyaç duyuyordu.
This software may include the capability of detecting scheduling conflicts, notifying the participants of the conflict, and suggesting alternate meeting times.
Bu yazılım, zamanlama çakışmalarını tespit etme, çatışmayı katılımcılara bildirme ve alternatif toplantı saatleri önerme becerisini içerebilir.
Because as you are well aware, Vega has the capability to make a catastrophic bomb.
Çünkü senin de bildiğin gibi Veganın çok güçlü bir bomba yapma kapasitesi var.
The later work on internetworking did emphasize robustness and survivability, including the capability to withstand losses of large portions of the underlying networks.
Daha sonraları İnternet üzerinde yapılan çalışmalar büyük ağ bölümlerindeki kapasite kayıplarının engellenebilmesi için sağlamlık ve dayanıklılık üzerine eğilmek gerekliliğini ortaya koymuştur.
They tried to kill us, And we do not have the capability To hold onto these prisoners over the long haul.
Bizi öldürmeye çalıştılar ve bu esirleri uzun vadede tutma kabiliyetimiz yok.
to take the capability of your hand, and put it on the other side of that small incision,
el becerinizi kullanmak ve kesiğin diğer tarafında işlem yapmak için,
We were going to ask if you had the capability of making a mask, but guess we have our answer.
Maske yapabilecek imkanınız var mı diye soracaktım ama cevabımızı aldık sanırım.
also to analyze it intelligently. Machines will have the capability not only to crunch.
sadece bu kadar büyük bir veri arasından analiz etme kabiliyetine de sahip.
2014 at the inaugural Nevada Telemedicine Summit, SNC successfully demonstrated the capability for the U.S. Army Medical Material Agency.
Zirvesinde 24 Eylül 2014 tarihinde, SNC başarıyla ABD Ordusu Tıbbi Malzeme Kurumu için yeteneğini gösterdi.
TIRANA, Albania-- The capability to hold democratic elections has to be proven on May 8th, when Albania will hold local elections, President Bamir Topi told foreign ambassadors in Tirana.
TİRAN, Arnavutluk-- Cumhurbaşkanı Bamir Topi Tiranda yabancı büyükelçilere verdiği demeçte, demokratik seçimler düzenleme becerisinin 8 Mayısta kanıtlanması gerektiğini söyledi.
The capability to replicate information with ease, changing it between contexts and applications, involves privacy concerns because of the risks of disclosure when handling sensitive information.
Bilgiyi kolaylıkla çoğaltma, bağlamlar ve uygulamalar arasında değiştirme özelliği, hassas bilgilerin taşınması sırasında açığa çıkma riskleri nedeniyle gizlilik kaygılarını içerir.
Results: 63, Time: 0.0471

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish