WILL INHERIT in Turkish translation

[wil in'herit]
[wil in'herit]
miras
legacy
inheritance
heritage
inherit
estate
heir
miras alacaklar
will inherit
shall inherit
mirası
meera
mera
kalacak
to stay
will
will remain
to live
is going
keep
left
to crash
varis
heir
inherit
heiress
successor
varus
beneficiary
varicose
vâris olacaktır
shall inherit
will inherit
miras alacak
will inherit
shall inherit
mirasçılar
legacy
inheritance
heritage
inherit
estate
heir
kalmalı
to stay
to remain
not
to keep
stick
here
to be
to be left

Examples of using Will inherit in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Who will inherit paradise. There they will abide.
Cennete mirasçı olacak ve orada ebedi kalacaklar.
The meek will inherit the earth, Mr. Dunnison.
Iyilik dünyayı ele alacak Bay Dunnison.
Who will inherit Paradise; they shall live there for ever.
Cennete mirasçı olacak ve orada ebedi kalacaklar.
Who will inherit me and inherit from the family of Jacob.
Ki hem bana mirasçı olsun hem de Yakub hanedanına mirasçı olsun..
Who will inherit al-Firdaus. They will abide therein eternally.
Cennete mirasçı olacak ve orada ebedi kalacaklar.
His sister will inherit the house, so it's not my problem now.
Aslında ev, kız kardeşine miras kalacak, artık burası benim sorunum değil.
You will inherit her kingdom.
Onun krallığı sana miras kalacak.
But i figure the paranoid will inherit the earth.
Ama Paranoidin dünyayı devralacağını buldum.
Where is his son, who will inherit everything?♪.
Nerede kralın oğlu, her şeyi devralacak.
Once you're gone, your wife will inherit lots and lots of money.
Öldüğünde karına bir sürü para miras kalacak.
Nis will inherit his father's shop when he grows up.
Büyüdüğünde babasının dükkanını Nis devralacak.
And one day you too will inherit these treasures!
Ve bir gün siz de bunlara sahip olacaksınız!
And make me of those who will inherit the Garden of Bliss.
Beni nimet( i bol olan) cennetinin varislerinden kıl.
Verily! We will inherit the earth and whatsoever is thereon.
Şüphesiz biz bütün yeryüzüne ve üzerindekilere varis olacağız.
Be my prince and you will inherit an entire galaxy!
Benim prensim ol ve tüm galaksi sana miras kalsın!
According to Tom's will, Mary will inherit his entire estate.
Tomun vasiyetine göre, Mary onun tüm gayrimenkulünü miras olarak alacak.
You will inherit this.
Burası size miras kalacak.
The young will inherit the earth.
Dünya gençlere miras kalacak.
Wait, that means they will inherit all your fortune once you die.
Dur, o zaman, öldüğünde tüm mirasına konacaklar.
If it's not returned, none of us will inherit anything.
Eğer iade edilmezse, hiçbirimiz bir şey devralmayacağız.
Results: 115, Time: 0.0768

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish