WORKING-CLASS in Turkish translation

['w3ːkiŋ-klɑːs]
['w3ːkiŋ-klɑːs]
alinmasindan
working-class
emekçi sınıfı
i̇şçi sınıfı
bir işçi kesimi
çalışan
working
trying
employee
worker

Examples of using Working-class in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
She's like a working-class shop girl.
İşçi sınıfından bir tezgâhtar kız gibiydi.
That's what happens when you gentrify a working-class neighborhood.
İşçi sınıfının yaşadığı mahalleyi… nezih bir yer yapmanın yolu budur.
And I was the product of a working-class community.
İşçi sınıfına ait bir toplumun meyvesiydim.
So sorry you're working-class, milord.
İşçi sınıfından olduğunuz için özür dilerim efendim.
That lead to the dominance of working-class rock and roll. The socioeconomic conditions.
Hâkimiyetinin sebebi sosyoekonomik koşullardır. İşçi sınıfının rock n rolldaki.
You're blue-collar, working-class, Irish-Catholic.
İşçi sınıfı, mavi yakalı, İrlandalı katoliksin.
As a working-class lad like I was.
Tıpkı benim gibi bir işçi sınıfı çocuğu olarak.
You know, just a working-class neighborhood.
Bilirsiniz, sadece bir işçi sınıfı mahallesi.
Bruce Lee plays a working-class hero.
Bruce Lee işci sınıfının kahramanını oynuyordu.
A working-class girlfriend, a militant in local leftist groups.
Kız arkadaşı işçi, yerel bir sol örgüt militanı.
In those neighborhoods he needs to push his working-class accent.
Bu mahallelerde çalışan sınıf aksanını bastırması lazım.
Ooh, working-class hero, good strategy.
Ooh, çalışan-sınıf kahramanı, güzel strateji.
Could bet on a working-class America.
Bir işçi sınıfı Amerikaya bahse girer.
In her sleep she didn't see how our working-class heroes lost their jobs.
Kahraman işçilerin nasıl işsiz kaldığını, uykusu aldırmadı.
At the time, the community was a mostly white, working-class neighborhood.
O zamanlar, buraları daha çok beyaz, çalışan sınıfın mahallesiymiş.
A colorful, emotional, working-class hero.
Renkli, duygulu, çalışan sınıf kahramanı.
We settled in Footscray, a working-class suburb whose demographic is layers of immigrants.
Footscrayye yerleştik, demografisi göçmen tabakasından oluşan bir işçi sınıfı banliyösüydü.
Ladies and gentlemen… Put your working-class hands together for the saviours of soul,
Bayanlar baylar… işçi sınıfı ellerinizle alkışlayın, Soul müziğin( ruhumuzun)
Maduro was raised in Calle 14, a street in Los Jardines, El Valle, a working-class neighborhood on the western outskirts of Caracas.
Maduro, Karakasın batı eteklerinde işçi sınıfı bir mahalle olan Los Jardines, El Vallede bir cadde olan Calle 14te büyüdü.
It doesn't look good… representing a pharmaceutical company… against 300 working-class plaintiffs.
Senin olmamasını tercih ederiz. 300 emekçi sınıfı davacıya karşı bir ilaç firmasını temsil etmek pek iyi görünmez.
Results: 84, Time: 0.0501

Top dictionary queries

English - Turkish