TALAN in English translation

pillage
yağma
talan
yağmala
talan
raid
baskın
yağma
baskını
saldırısı
akını
talan
basmaya
akınında
baskini
yağmalıyor
plundered
yağma
ganimet
plunderı
yağmaladıklarını
talan
looted
ganimet
yağma
yağmalamak
malların
parayı
para
sacked
çuval
kese
torba
kovmak
yağmalanması
yatağa
rifling
tüfek
silahı
bir tüfekle
pillaged
yağma
talan
yağmala
plunder
yağma
ganimet
plunderı
yağmaladıklarını
talan
pillaging
yağma
talan
yağmala
looting
ganimet
yağma
yağmalamak
malların
parayı
para

Examples of using Talan in Turkish and their translations into English

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
Sizin evin talan edildi.
Your house was looted.
O insanlar içeri girmemizi ve buzdolaplarını talan etmemizi beklemiyorlardı.
And then raid their fridge. These people weren't exactly expecting us to break in.
Provalarda Talan ı öptün mü?
You kissed Talan in rehearsals?
Oh hayır, talan oldu!
oh no, and he is sacked!
Gotlar bizi talan eder.
the Goths will pillage us instead.
Topuklulardan kurtulup… mini barı talan edip, manzarayı izleriz.
We could kick off these heels, raid the minibar, and check out the view.
Nebukadnezar, Kudüs ve Tapınağı talan etti, bütün ganimetleri Babile taşıdı.
Nebuchadnezzar pillaged both Jerusalem and the Temple, carting all his spoils to Babylon.
Fernanda Talan.- Harika.
Fernanda Talan. Excellent.
Gunnarın köyü talan edilmiş.
Gunnar's village was sacked.
Tarlalarınızı ve evlerinizi talan edeceğim!
I will pillage your lands and dwellings!
Şan ve talan için!
For glory and plunder!
Diğer türbeler bulundu ve tamamen talan edildi ama onunki değil.
Other tombs were discovered and completely pillaged but not his.
Fernanda Talan ve Valerie Bestin ikisi
Fernanda Talan and Valerie Bestin,
Lord Baalımız sayesinde onu artık esir alıp istediğimiz gibi talan edebiliriz.
It is ours to enslave and pillage as we please. Thanks to our Lord Ba'al.
Hadi odama gidip mini barı talan edelim, hesap Joeya kalır.
Let's hit my room, plunder the minibar, charge it to Joe.
Belçikanın Kongoyu istilası, talan organların kesilmesi gibi şeyleri anlatmalıydım, doğru.
True, I could have talked about Belgian Congo, the pillaging, amputations.
Ve mekanı tamamen talan edilmiş.
And her place has been completely pillaged.
Teşekkür ederim, Talan.
Thank you, Talan.
Obur hırslar talan etmemeli çiçeklerden gelen güzel kokuyu.
The greedy bugs mustn't plunder the fragrance from the flowers.
Sizin evin talan edildi.
Your house was pillaged.
Results: 142, Time: 0.0315

Top dictionary queries

Turkish - English