AT A CERTAIN POINT in Turkish translation

[æt ə 's3ːtn point]
[æt ə 's3ːtn point]
belirli bir noktada
a specific point
at a certain point
mutlak bir noktada
belli bir noktasında
belli bir noktadan
belirli bir noktasında
a specific point
at a certain point
belirli bir noktadan
a specific point
at a certain point

Examples of using At a certain point in English and their translations into Turkish

{-}
  • Colloquial category close
  • Ecclesiastic category close
  • Ecclesiastic category close
  • Computer category close
  • Programming category close
But I guess, at a certain point, it's more dangerous to not move forward with your life.
Ama sanırım belli bir noktadan sonra hayatına devam etmemek daha tehlikeli.
I changed her meds to try to make her more comfortable, but there's only so much we can do at a certain point.
Onu daha rahat hissettirmek için ilaçlarını değiştirdim, Ancak belirli bir noktada yapabileceğimiz şeyler var.
At a certain point in your life, you got to figure out what's important,
Hayatının belli bir noktasında neyin önemli olduğunu bulman lazım.-
I try to ignore it and live my life, but at a certain point you have to… you have to defend yourself.
Görmezden gelip, hayatımı yaşamaya çalıştım ama belli bir noktadan sonra kendini savunmaktan zorunda kalıyorsun.
The specified request asked that the transfer of file %1 be resumed at a certain point of the transfer. This was not possible.
Saptanan talep,% 1 dosyasının aktarımının, belirli bir noktasında duraklatabileceğini sorguladı. Bu olanaksız.
He was designed so that, at a certain point, his aging process could be accelerated to reach your age more quickly.
Senin yaşına daha çabuk erişebilmesi için, belli bir noktadan sonra yaşlanma süreci hızlandırılabilir şekilde tasarlanmış.
At a certain point in my career as an artist I made a necessary decision to discontinue suffering fools.
Bir sanatçı olarak kariyerimin belli bir noktasında aptal insanlarla uğraşmama adına bir karar verdim.
Group social life has its place, but at a certain point, Other biological factors come into play.
Grup olarak sosyal hayatın yeri başka ama belirli bir noktadan sonra diğer biyolojik ihtiyaçlar devreye giriyor.
They distinctly resemble those of female mandrills and baboons, which at a certain point in their life show considerable growth.
Mandril ve babunlarınkine belirgin olarak benzer. Yaşamlarının belirli bir noktasında oldukça büyüme gösterirler.
But at a certain point, Other biological factors come into play. Well, group social life has its place.
Grup olarak sosyal hayatın yeri başka ama belirli bir noktadan sonra… diğer biyolojik ihtiyaçlar devreye giriyor.
When they washed them at a certain point in the river. Now, ancient peoples found that clothes got cleaner.
Nehrin belli bir noktasında… yıkadıklarında daha temiz olduğunu bulmuşlar. Şimdi; eski insanlar kıyafetleri.
To reach your age more quickly. his aging process could be accelerated He was designed so that at a certain point.
Senin yaşına daha çabuk erişebilmesi için, belli bir noktadan sonra yaşlanma süreci hızlandırılabilir şekilde tasarlanmış.
It becomes unclear who's pursuing whom. An evocative shape in that at a certain point.
Çağrışım yapan bir şekil; belirli bir noktadan sonra kimin kimi kovaladığı… belirsiz hale geliyor.
I think everyone has the impulse to move up, but at a certain point, you just have to let it go.
Herkesin terfi etmek için bir dürtüsü olur ama belli bir noktadan sonra bunu bırakmanız gerekir.
With one person seemed unimaginable. At a certain point, uh, the idea of spending the rest of my life.
Ah, bir kişi ile hayatımın geri kalanını geçirmek düşüncesi düşünülemez. Belli bir noktada.
Somewhere, at a certain point, if you look to the left, Earth a thousand years ago,
Dosdoğru bakarsanız yeryüzünün bir yıl öncesini görebilirsiniz, Bir yerde, mutlak bir noktada, Sola doğru bakarsanız yeryüzünün bin yıl öncesini görebilirsiniz,
Somewhere, at a certain point, if you look about, Earth ten thousand years
Bir yerde, mutlak bir noktada, Sola doğru bakarsanız yeryüzünün bin yıl öncesini görebilirsiniz,
Somewhere, at a certain point, if you look about, Earth ten thousand years
Bir yerde, mutlak bir noktada, Sola doğru bakarsanız yeryüzünün bin yıl öncesini görebilirsiniz,
At a certain point, I.
Sadece belli bir noktada ben.
Juliet, at a certain point.
Juliet, bir noktadan sonra.
Results: 444, Time: 0.0615

Word-for-word translation

Top dictionary queries

English - Turkish